13 Haziran 2011 Pazartesi

Yaz

Islanmıştı gün. Ve güneş, defalarca uyarmasına rağmen, gidip yine o su birikintisinde oynayarak üstünü başını ıslatan çocuğuna, azarlayıcı bir tonda konuşan anne edasıyla belirmişti bulutların ardından. Öylesine kızgın. Buna şahit olan herkes ona kızıyordu oysa. Nihayetinde bir çocuktu o daha.
Tüm bunlar olurken, rüzgâr, uzlaşmacı insanlar gibi gelip giriyordu güneşle yağmurun arasına. Her ikisine de bir şeyler fısıldıyordu muhakkak, "sen de haklısın ama..." ile başlayan. Deniz de, dışarıdaki sesleri duyup meraklanan bir komşu oluyordu o sıra. Saçı başı dağınık ve elinde bir toz bezi ile belki, çıkıveriyordu hafifçe dalgalanan perdenin bir kıyısından. Ama aynaya bakmadan dışarı çıkmış bir kadın kadar ışıltısız görünüyordu, güneşin üzerinde oynaşan ışıkları olmadan. Belki de bu yüzden, martılar, sokak aralarında top koşturan çocuklara benziyordu bir anda. Ve vapur, "gidip kendi evinizin önünde oynayın" diye söylenen yaşlı bir teyzeye dönüşüyordu, kaçar gibi hızla geçip giderken yanlarından. Bulutlar bile uykudan yeni uyanmış bir bebek kadar şaşkın dolanıp dururken yatağında, öylece oturuyordum ben, 15:45 vapurunun sol kıyısında. Ve diyordum ki içimden, "bazen yağmurla güneş, bulutla rüzgâr bile aynı mevsimi adlandırabiliyor ama, insanlar nasıl başarıyorlarsa hep bir fırtına koparıyorlar, mevsim yaz bile olsa.

7 yorum:

Mehmet Osman Çağlar dedi ki...

Vapurun bir kıyısında öylece otururken insan ve hayat manzaraları...ne çok güzeldi Tülay kardeşim.

Zıvanasız dedi ki...

Vapur, limanında olmadıktan sonra herkes haklı olsa nolur, olmasa ne...

Azura dedi ki...

Zor bazen yorum yazmak ama anladın sen.

nil dedi ki...

betimlemelerin harikaydı parpalim, bir bir gözümde canladılar, tam da denk düştükleri insan özellikleriyle, çok keyifliydi okumak.

Elif Gizem dedi ki...

bu nasıl güzel betimlemeler. Sunay Akın'ı anımsatıyor bazen... Sen hep vapurları kat cümlelerine. Senin vapurlar çok yakışıyor...

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Ve insanalrın kopardığı fırtına yağmurdan, rüzgardan bile çok ötede değil mi?
Kalemine sağlık Tülay'cım ...

mor kedi dedi ki...

başaramıyoruz kimi zaman birlikte yaşamayı, mevsimler bitkiler gibi...
hani diyor ya nazım hikmet
"yaşamak bir orman gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" belki çok farklı şeyler düşündürttü yazın ama insan öyle, bir fırtına, bir kasırga hep içimizde kimi zaman aşktan kimi zaman başka şeylerden...