Ben bir gerçeğin saklısındayım şimdi ve senin hayatın benim sana demediklerim kadar noksan.../Hasan Ali Toptaş
Turunculu-pembeli bir örtü gibi yayılmışken denizin üzerine gökyüzü; balkonda oturup, yalansızlığının can acıttığı serin bir yaz akşamını uğurluyordum geceye. Üzerinden kim bilir ne kadar zaman geçmişti ama, yine de bilmeni isterdim; unuttuğun gibiydim ben hâlâ.
Kimsenin üşüyüp üşümediğimi sormadığı ve dahası, sırf beraber biraz daha vakit geçirebilmek için, üşüdüğüm hâlde inkâra yelteneceğim soruların salınmadığı sessizlikler dolanıyordu etrafımda. Yalnızlık, insanı bütün doğrularıyla başbaşa bırakıyordu bazen işte. Ve insan, cetvelle çizilmiş gibi duran bu doğrulardan sıkılıyordu, akıl erdiremeden bu noktaya nasıl geldiğine. Yalan söylemek istiyordum işte o zaman. Bazı sorulara, herkesin öyle olduğunu bildiği, ya da bilmeseler bile, yüzümdeki o muzip gülümsemeden farkedecekleri yalanlar söylemek istiyordum. Bazı doğruları, gecenin sakladığı kara bulutlar gibi saklayabilmek istiyordum onların ardına. Omza alınan hırka sıcaklığında bir ses geliyordu içeriden o sıra; "üşümedin mi sen?"
İşte o an, kabuğu kaldırılmış taze bir yara gibi kanıyordum, en can acıtan yerimden. Kollarımı kavuşturup içeri giriyordum sessizce. Oysa biliyordum, bugüne kadar hiçbir sessizliğim bir yalana eş olmamıştı. Çünkü bilirsin sen de, insanlar en kolay sessizlikleriyle ele verirlerdi yakayı. Belki de bu yüzden gizlice silmiştim, kapıyı kapatırken, ufukta kocaman bir lacivert hâline gelmiş denize katılmaya çalışır gibi, aceleyle gözümden süzülen o damlayı.
20 Haziran 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
Çok kısa çok etkileyici yazıyorsunuz.
Sessiz cümleler.. Fısıl fısıl, kulağa.
aferin! sen onca yol git, onca yolu geri gel. sonra kaldığın yerden tepetaklak etmeye devam et!
p.s: hasan ali toptaş'ı da çaldım!
başka türlü bir şey senin yazıların...
başka bir his...
başka bir kıyaya vurur gibi...
sakin huzurlu
hem başka hem tanıdık...
"Ben bir gerçeğin saklısındayım şimdi ve senin hayatın benim sana demediklerim kadar noksan.../Hasan Ali Toptaş" ben bunu beğenip almıştım ama böylesi bir yazının girizgahı olduğunu bilmeden...şimdi anlamını yeniden kurdu sanki cümle.
Hayatım yaşamak isteyip de yaşayamadıklarım kadar noksan. :(
tam da keşke yalancı olsaydım sana diye başlayan bir denemenin üzerinde çalıştığımda... şimdi çok kısır kaldı benim sözcüklerim bunları okuduğumda...
gereksiz tek kelime yok hedefi belli her bir sözcüğün yüreğine sağlık
ozlemisim kelimelerini' uzak yerlerden yorgun argin donup de soluklanmak gibiydi seni okumak.
ilik bir ruzgar esti once sonra yuzumde gene o ip ucunun muzipligi. seviyorum dedim' seviyorum bu kadinin yureginden kopup dolanbacsiz yollardan ama yine de yorgun argin gelen kelimelerini. simdi zamanidir senin kelimelerinin benim yuregimde soluklanmasinin gun oyle guzel batiyor ki buralarda. turuncusunda hep ictenlikli bir gulumseme sakli.
Yorum Gönder