16 Eylül 2011 Cuma

Hiçbiri

Denizin maviden laciverte evrildiği saatlerde, gökyüzünde bir kuş misali başıboş dolanıyordum, arabaların hıncahınç doldurduğu, kaldırımlardan az hallice caddelerde. Bir eylül akşamıydı ve ben, bütün o kalabalığa rağmen, o akşamı böylesine güzel yapan şeyin ne olduğunu bulmaya çalışıyordum, gözucuyla etrafımdan gelip geçen insanları seyrederken.
Belki yanından geçen kadına, müziğini duyup da hatırlamaya çalıştığı bir şarkıymışçasına tatlı bir tebessüm ve dalgınlıkla bakan o adamın, birdenbire şairin sorduğu o mutluluk resmi gibi gözlerimin önünde belirivermesiydi sebebi. Belki de annesinin elinden tutarak yürümeyi henüz gurur meselesi yapacak yaşa gelmemiş o çocuğun, durup bana sevgiyle gülümseyişi. Ya da bir kadının, daha söylerken gerçekleşen dileği için, "bilseydim başka bir şey isterdim" demeyecek kadar sevinişi. Kim bilir, belki de bir sınav seçeneği gibi, hiçbiri.
Oysa ben, girdiğim bütün o sınavlarda, her şeyin bir nedeni olması gerektiğini düşünerek uzak durmuştum hep, o seçenekten. Ama emin olamamıştım da hiç, cevabının içinde olmadığı bir soruyu, bir insanın hangi sebeple sormak isteyeceğinden. Şimdi düşünüyorum da, bunca yıl ve onca yaşanmış şeyden sonra bile hâlâ anlamsız geliyor bana, kendime sorduğum o sorulara cevap bulamamak, aklımın içinde dolanan onca seçeneğin içinden.

8 yorum:

Adsız dedi ki...

Duygular renk renktir.Her mevsim, he an değişir.
Sorular aynıdır, ama cevaplar farklıdır.
Şimdi...
Düşündüğünde, seçenekleri tek tek gözden geçirdiğinde cevapları bulamaman da bundan dolayı.

Adsız dedi ki...

Son cümleyi okuyunca içimden "Al benden de o kadar" deyiverdim istemsiz.

beenmaya dedi ki...

her cevap yeni bir soru doğurur ya aslında. sonra yine var olanlara eklenen yeni seçenekler. bu yüzden belki de cevapsızlığa tutunuşumuz...

Adsız dedi ki...

Ben mahçup bir mutluluk okudum sadece. Meltem gibi bişi esmekte olduğunu, yüce dağ başında bir kar'ın eridiğini falan yani. Sorucevap modelinin kurcalanmasını değil;)
Güzel ve hak edilmiş bir ferahlık esti gibi;)

Elif Gizem dedi ki...

Cümleler eylülün içinden düşmüş gibi tam da buraya...

nil dedi ki...

kalabalığın içinde bile kendini dinlmeyi bilmektir bir eylül akşamını güzel yapan belki de, ve tüm akşamları, dünyayı hatta..

siyah karabatak dedi ki...

en sevdiğimim zamanıdır günün akşamüstü ve o lacivertliği...
nedense hep o zamanlarda durur senden biri aklının odalarında...
sorular biter mi? bitmez, belki biterse biter her şey... biz biliriz bunu ondan mı cevapsız kalır sorular dersin?

Must. dedi ki...

Çok zarif benzetmeler.. Hayat da çalışılmamış sınavlara benziyor zaten.