Onlarca sıfatın arasında koşturup durduğu hâlde, yine de eksik zamanlarıydı ömrümün. Annemin kucağında o bebekle geldiği gün de dahil olmak üzere, tam tamına dört yıl üç ay yirmi küsür gündür dünyadaydım. Oysa bir günde onlarca yaş yaşlanmışım gibi abla oldun demeye başlamışlardı bana. En sevdiğim insanları bile bazen anlayamayacağımın o gün farkına varmalıydım aslında. Tahmin edersin ki öyle olmadı.
Ne oldu diye sorarsan, kitaplar yazmadı ama, o günden sonra en güzel günler hep cumaları oldu benim için. İlk kez bir cuma günü sevdim mesela. Hem de bir bahar günü, şairin baharla ilgili cümlelerinden habersiz olmama rağmen üstelik. Gözlerine bakamasam da, gülünce, yeşilinin bir yılbaşı ağacına özenircesine ışıl ışıl olduğunu bildiğim bir çocuğu, sessiz sedasız sevdim. Ben zaten hep öyle severim. İçimde fırtınalı bir kış, dışımda ılık bir ilkbahar gezdirerek. Belki de bu yüzden hep bahar rüzgârlarına benzettim, bisikletiyle mahallede dolaştığı her ânı. Güneşe kansa mı kanmasa mı bilemese de, ince kıyafetlerle başladığı günün içinde, hafif bir rüzgârla ürperen insanlar gibiydi hep benim sevmelerim. Yani ilk nasıl sevdiysem, hep öyle.
Bütün bu olanları, oturduğum kafenin denize nazır teras katında, yan masada oturan çiftin, bir Cemal Süreya şiiri tadında istedikleri çayla hatırladım. Onlar haberdar mıydı o şiirden bilmiyorum ama, takvimler yine başka bir cuma gününü gösteriyordu, onca zaman sonra.
10 Şubat 2012 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Senin için yine güzel ve hayırlı bir cuma olsun diliyorum :)
Gerçekten çok güzel, etkileyici
her ne olursa olsun bir şeye, bir kişiye, hatta bir koltuğa bile alışmaktan korkar oldum.. Yetinmek duygusunun bile kaybetmek korkusunu yenemediğini öğrendiğimden.. O nedenle belki çok beğendiğim yazılardan müptelası olmamak adına biraz uzak durmaya çalıştım hep.. ama ne zaman blog sayfamı açsam listede gözüm seni görüyor .. adın gibi sanki nasıl anlatsam başka türlü bir şey!!.. :))
Konuşur gibi yazabilmek, kalem gücünü sunmaktır gözlere.. ve ben, gün be gün bu gücüne hayran olmaktayım..
değdiğin günü, yeri, yüreği, kelimeleri güzelleştiriyorsun sen...
hepsi sensin aslından, hepsi senden, senin yüreğinden...
sen bunu hep yapıyorsun Sevgili TÜLAY...ve ben hep kıskanıyorum seni :)
"Güneşe kansa mı kanmasa mı bilemese de, ince kıyafetlerle başladığı günün içinde, hafif bir rüzgârla ürperen insanlar gibiydi hep benim sevmelerim."
bu cümle burada dursun. ben sonra gelip alacağım ,)
Yorum Gönder