Akşam karanlığının, tatlı bir sarhoşlukla, ağır aksak, yalpalayarak geldiği bir vakit. Laciverde boyalı gökyüzünde, beyaz, uçucu bulutlar. Üzerimde gökyüzünün rengini kıskanan ve karanlıktan istifade, belki de ona benzemeye çalışan bir bluz ve esen rüzgârda ürpermemi engelleyen, beyaz bir şal. Beyaz olan sadece bulutlar ve şal değil tabii.
Karanlığın göbeğinde bile seçiliveren, saçımdaki birkaç tel... Kalemin kapağına sıkıştırdığım defter yaprakları... Umutlarım... Duymayı özlemle beklediğim ya da hatırlamamak için aklımı meşgul ettiğim tüm cümleleri, bir dost sıcaklığıyla kulağıma fısıldayan, kararsız şarkılar. "Gidemem" diyen İlkay Akkaya, "Giderim" diyen Ahmet Kaya.
13 Kasım 2009 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
2 yorum:
Akşam vakitleri illa böyle bir hüzünlü hal bırakır insanda.
Üstüne üstlük hava sıcaklığı da değişir ve ürpermemize neden olur çoğu zaman..
Ve hepsi birleşir, böyle güzel satırlar çıkar..
Sevgilerimle..
Giderim demek yerine gitmeli. Gittikten sonra işte geldim demeli. Gidemem öğrenilmiş çaresizliktir.
Bak gene gidesim geldi. ( Gözlerini büyütür, titrer...)
Yorum Gönder