"Nereye gideceksiniz peki?" diye soruyor. "Amasra" diyorum, sağ elimin parmaklarını sol avucuma gizlerken. Henüz ellerimi ısıtacak bir sıcaklığa kavuşmamış oda. Sevgilisinin ellerini sarıp sarmalayan o adam geliyor aklıma. Aslında adamdan çok, yüzüne yayılan o gülümseme.
"Güzeldir Amasya" diye başlayıp, karşı binanın duvarına diktiği gözlerini ayırmadan, hatıralarını anlatmaya başlıyor. Belli belirsiz bir boşvermişlikle dinliyorum onu. Her geçen saniye biraz daha uzaklaşıyorum doğrudan. "Amasra demiştim" diyemiyorum nedense. "Ellerim üşüyor" diye mırıldanıyorum kendime. Sanki üzerine hatıralar anlatılacak bir şey söylemişim gibi, durup düşünüyor bir süre.
O kadın da böyle mi söylemişti acaba diye düşünüyorum; adam, az sonra toprağa kavuşacak bir fidan gibi ellerini tutmadan önce? Sonra diyorum ki içimden, insanın sadece kendine kuracağı cümlelerinin olması ne garip değil mi? Ve yine dönüp dolaşıp cümlelere sarılması, elleri üşürken bile...
4 Şubat 2011 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Amasra mı, amasya mı?..
Amasra muhteşem...şiir de yazdırır romanda...
sevgimle Tülaycım...
Sevgili Perpali yada sevgili Tülay.
Kısa yazıp diyeceklerini güzel diyenlerdensin benim için.Zaman zaman okuduktan sonra ee daha diyecek şey yok ki diyerek çıkıp gidiyorum. Söylüyorsun söylenmesi gerekenleri:)
Sevgiler.
Yorum Gönder