Tutkular Kitaplığı
...
Adeta azarlar gibi, yine kesti sözümü:
"Sayın Davman, iyi edebiyatçıların değeri er geç bilinir, bunun böyle olacağını da her iyi edebiyatçı bilir..."
Şaşkınlığımın yüzüme vurmasına engel olamadım sanırım. Devam etti:
"Bakın, size kendi fikrimi söyleyeyim: Asıl vahim ve acı olanı, değeri bilinmemiş okuyucuların durumudur..."
"Nasıl?"
"Edebiyatçının eseri kalır, okuyucu ise ölür... Okudukça zevkleriniz incelir, daha tuhaf, daha rafine kitaplara, yazarlara el atmaya başlarsınız, bu meşgale sırasında muhtemelen hayat gailesi bakımından dibe doğru kaymaktasınızdır.. Okuduklarınızı, müstesna olduğunu düşündüğünüz satırları birilerine anlatmak istersiniz, zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun olan paylaşmaktır... Fakat ortalığı her zamanki gibi kaba saba kelimeler, düşük cümleler işgal etmiştir, o gürültüde kimse sizi duymaz... Okumak hem bir hayat başarısızlığının, ki unutmayın okumak mağlupların işidir, hem de derin bir yalnızlık hissinin sebebi olup çıkmıştır... Okuduğunuz onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız... Ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur, arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz..."
...
28 Kasım 2011 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
9 yorum:
çok doğru, yıllar geçtikçe ben de seçici oldum...eskiden aç kurt misali herşeyi okurdum, artık yazar seçiyorum, konu seçiyorum, kurgu seçiyorum ve hatta çevirmen seçmeye bile başladım çünkü kötü yapılmış bir çeviri kitabı mahvediyor....
Yaşamında okumaya çok zaman ayıran biri olarak aşağılandığımı hissettim.
bir daha okumak istedim şimdi. tuhaftır ama ben bu kitabı çok sevdim.
Yazarak, paylaşarak unutulmazların arasındaki yerini aldın Sevgili Parpali...
Ne acıklı bir kehanet, bir o kadar da doğru sapma payı yok neredeyse.
"Bakın, size kendi fikrimi söyleyeyim: Asıl vahim ve acı olanı, değeri bilinmemiş okuyucuların durumudur..."
"Nasıl?"
"Edebiyatçının eseri kalır, okuyucu ise ölür... "
ÖZELLİKLE BURASI :)))
Genel olarak tüm öykülerde bir final sorunu vardı. Gümbür gümbür gelen, akıp giden öyküleri yazrken sanki bir anda sıkılmış, hadi bitirversin demiş ve baştan savma bir şekilde bağlamış gibiydi. Şu can alıcı cümlelerin arkasından o bitişi başka türlü açıklayamıyorum.
yalnız okuyucuyu çok aşağılamış yav..
Murat Uyurkulak'ın Tol'unu okumuştum, zor bir kitap ama güzeldi...
Yorum Gönder