Ne kadar kolay yıkmak, dağıtmak, harcamak. Ve maalesef ne kadar kolay, çıkarlar söz konusu olduğunda, bunları sıkılmadan yapmak. Bazen aklım almıyor bu kadar kötü niyeti. “İnsanlar en fazla ne kadar kötülük düşünebilir ki?” diyorum. Daha güzel bir dünyaya inanmak istiyorum. Sonra her seferinde, bırakmayı düşlediğim yerden alıyorum yine savaş kılıçlarımı. Bakmayın öyle kılıç filan dediğime. Savaştığımız zihniyetler aslında.
Tarihimizi parça parça yok ederek, paraya dönüştürmeye hevesli; küçük hesapları, büyük oyunlara dönüştürmeye çalışan zihniyetlere savaş bu. Gerekçeli, gerekli bir savaş ama.
Tahta merdivenlerinde atılan her adımda çıkan seslere aşina kulaklarımız, tenefüslerinde banklarda oturup denizi izlemeye aşina gözlerimiz ve öğrendiklerine yenilerini ekleyerek, kendi doğrularını maharetle anlatmayı bilen dudaklarımız, bu zihniyete üç maymunu oynamayacaklar.
Gördüğümüz bu yanlışın; bizi, okulumuzu, tarihimizi hiçe sayarak söylediklerinizin, her daim karşısında olacağız. Ta ki siz, kafanızı gömdüğünüz o kumdan çıkarıncaya kadar. Ve biz, o binanın yeniden okul olarak kullanıma açıldığını görünceye, ilk ders zilini duyuncaya kadar devam edeceğiz.
Belki inanmayacaksınız, belki önemsemeyeceksiniz bugünlerde bizi. Ama birgün, siz bile çok şaşıracaksınız!…
Mayıs/2008
8 Mayıs 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder