Dalgın dalgın yürüyordum durağa doğru. Bir otobüs geldi, durağa yanaştı. Bir ses duydum o sıra. Biri cama vuruyordu. Öyle dalgın ve yorgundum ki, bunun hayalini kurmuş olmaktan endişeliydim açıkçası.
Kafamı kaldırıp baktım. Önce çok yabancı gelen ama baktıkça tanıdıklaşan o yüz, kocaman gülümsemiş, küçük çocuklar gibi sevinçle el sallıyordu bana. Kaç yıl olmuştu onu görmeyeli? Dokuz? On? Neler yaşamıştı, yaşadıkları ne kadar törpülemişti o umursamazlığını? Onca yıl sonra bir otobüsün camından el sallıyordu arkadaşına. Başka bir ülkede, tanıdığı birine rastlamış gibi bir heyecan içinde. Aslında artık hepimiz birer yabancıydık zaten. Yaşadıklarımıza, duyduklarımıza, gördüklerimize... Ve ne çok ihtiyacımız vardı, tanıdık birilerini görmeye…
Şubat/2009
1 Şubat 2009 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder