Otobüsün camları öyle buğulanmıştı ki, akan sular, dirsek hizamdaki o küçük oyukta birikmişti. Soğuktu hava. Çok beklemiş, yeterince de üşümüştüm. Öndeki koltuğun cam kenarında, atkı-bere tam tekmil kuşanmış, tahminen ilköğretim çağlarında bir çocuk, o ıslak cama dayamıştı başını. Yanında bakımlı bir kadın oturuyor, ara sıra göz ucuyla bakıyordu çocuğa. Küçümseyen bir yanı vardı sanki bakışının. Ya da bir kızgınlık emaresi, tam emin değildim. Kitap okumaya niyetliydim ama gözümü bir türlü onlardan alamıyordum.
Birkaç dakika arayla, ifadesi değişmeyen bakışlarını çocuğun üzerinde gezindirdikten sonra; sol elini, cam ile çocuğun başı arasına geçirdi kadın. Omzuna yasladı beresinin kuru yanını. Başını yüzüne siper edip, bakımlı elini, berenin nemli yanına bastırdı. Küstüler sanki... Ama barışmışlardı.
15 Aralık 2009 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder