Pamuk ipliği... Hâlimi tanımlayan birkaç söz arandığımda karşıma çıkan tek cümle bu. Hayatımdaki her şey pamuk ipliğiyle bağlı sanki bana. Ya da ben o derece ince bağlarla bağlıyım onlara. Bir cümle değil, bir söz bile yetecekmiş gibi geliyor, parçalanıp dağılmama. Her şey o kadar anlamsız, o kadar önemsiz görünüyor ki gözüme, kendimden korkuyorum. Defterden yırtılmış kağıtları bile saklayan ben, üzerine alelacele yazılmış birkaç kelime var diye, şimdi ne oldu da bu kadar uzağına düştüm o duyguların, bilmiyorum. Aslında yalan söylememe gerek yok. Biliyorum...
Ben değer verdikçe değerini kaybetti ya bir çok şey. İşte o andan beri, madem ki böyle işliyor burada zaman deyip, zamanın dışına çıktım sanki. Hiçliğin tam ortasına düştüm. Etrafımda gördüğüm hiçbir şeyin bir anlamı kalmadı. Zamanın, mekânın, insanların... hatta aynada gördüğüm yansımamın. Yoruldum, çok yoruldum. Birilerine kendimi anlatmaktan, birilerine derdimi anlatmaktan. Aylak adamın'ın dediği gibi, "olmayan bir şeyi aradığıma" inandım. Başka bir dünya yoksa eğer, tüm bu duyguların uzağında kalabileceğim; o zaman "sizin alınız al inandım/morunuz mor, inandım"
30 Nisan 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
ben tam kendime göre
ben tam dünyaya göre
ama sizin adınız ne
............
Yorum Gönder