Zoraki bir yağmurun peşinden sürükleyip getirdiği davetsiz misafirdi, nazlı nazlı esen rüzgâr. Pencerenin dibinde oturup, bir bardak demli çayın eşliğinde, çok sevdiğim bir şarkıyı dinler gibi dinledim, akşamın sessizliğine yayılan yağmur sesini. Perdelerin solgunlaştırdığı ışıklar yayılıyordu karşı evlerin pencerelerinden. Oysa çayım kadar demliydi benim odam. Hayallere dalmak için gözlerimi kapatmama gerek kalmıyordu.
Bütün sokağa, bütün mahalleye, hatta bütün İstanbul'a hâkim olmuştu yağmur. Sesinde ertelenmişti bütün kızgınlıklar, saklı kalmış kırgınlıklar ve yalnızlıklar. Şimdi yine tatlı bir hüzün sarmıştı ruhları... güneş, şımarık bir çocuk gibi, sıcağıyla bizi kendinden bezdirmeye başlayana kadar.
27 Temmuz 2010 Salı
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
4 yorum:
'oysa çayım kadar demliydi benim odam' ne güzel bir cümledir=)
Ağlamak istiyorum...
Siler misin göz yaşlarımı?
illegalsmile (: : Teşekkür ederim.
Sazan'ım; silerim silmesine...
ama sen ağlama yine de.
bu şarkı da çok güzeldir ama:)
Yorum Gönder