Garip bir telâş var bugünlerde içimde. Neden bilmiyorum. Yazdığıma dönüp bakasım gelmiyor mesela. Yanlış mıdır, atlanmış bir şey var mıdır, nedir diye. Nereye geç kaldığımı, ne aklım ne de kalbim bilmezken, ayaklarım deli gibi bir koşturma içinde. Şimdi desem ki sana, "benimle gelir misin"; bu kadar belirsizken her şey hem de... Üstelik gidemeyeceğimi de bilirken hiçbir yere. Ama insan boş yere bu kadar acele etmez değil mi? Vardır mutlaka bir sebebi... Bana olduğunu söyle!
Şimdi desem ki sana : Bir şey söylemene bile gerek yok ; gelecekse eğer , sen yürümeye başla o zaten yanında yürür.;sorgusuz sualsiz.Soruyorsa yada yürümüyorsa : Ya zaten gelmeyecektir yada yarıyolda kalacaktır.
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
7 yorum:
Şimdi desem ki sana : Bir şey söylemene bile gerek yok ; gelecekse eğer , sen yürümeye başla o zaten yanında yürür.;sorgusuz sualsiz.Soruyorsa yada yürümüyorsa : Ya zaten gelmeyecektir yada yarıyolda kalacaktır.
Hiç bir şey tesadüf değildir..ve olan her şeyin mutlaka bir açıklaması vardır :)
Vardır mutlaka bir sebebi...
Hoş sebepler olsun.
hem sebebi hem de zamanı vardır mutlaka...
parpaliiiii :))
"Yazdığıma dönüp bakasım gelmiyor mesela. Yanlış mıdır, atlanmış bir şey var mıdır, nedir diye. "
demekki benim içimde devamlı garip bir telaş var yahu düz mantık kurarsak :)))
vardır evet sebebi...
çoğu zaman fazla tartmadan fazla düşünmeden karalar almak iyidir :))
valla bak..
kendimden biliorum.
Herşeyin bir sebebi hikmeti vardır.
Sebepsiz yere telaşların mı seni ayakta tutan. Bundur sebebi bilmem ben artık. Sebebin canın olsun..
Yorum Gönder