Güneş, paşa çayı kıvamına getirmişti havayı. Ellerim ceplerimde yürüyordum. Kaldırımlar birbirine küsmüş çocuklar gibi bir köşeye çekilmişken, gittikçe karmaşıklaşan hayat, aralarından akıp geçiyordu. Ve sanki onlar, omuzlarını silkerek duymazdan geliyorlardı bunu. Ben de katılmıştım onlara. Gökyüzünün maviliğini süsleyen parça parça beyaz bulutlar dolanıyordu başımda. Ve havanın aksine, içinde ayaz bulunduran bir şarkı vardı dudağımda. Kim bilir kaçıncı kez, bir yere varmayı düşünmeden yürümek istedim. Yürüyüp gitmek öylece.
Şarkıdan mıdır bilmem, bir kış mevsimi sessizliğinde buldum sokağı. Cebimden, bakkalın sakızla geçiştiremediği için uzattığı bozuk paraların sesi yükseliyordu. Aniden sessizliğin gerektiği bir anda, sebebini açıklamadan nasıl ikna edemezseniz bir çocuğu susmaya; işte öyle, cebimde çarpmaya devam ettiler birbirlerine. Ses etmedim. Zamanında, oyunun en tatlı yerinde eve girmek zorunda kalmış biriyseniz eğer, bazı şeyleri yarıda kesmek istemezsiniz; öyle gerekse bile. Çünkü bilirsiniz, hayat da yarıda kesilecek bir oyundur neticede. Kim bilir, belki yine en tatlı yerinde.
18 Mart 2011 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
6 yorum:
Tam da öyle bir mevsimdeyiz. Sıcağın soğuğa, şarkıların birdenbire ayaza kestiği...
Yazıda öyle yarım kaldı gibi sanki...Bırakıp gitmek istemedim...
Ben de kilitlendim yazının sonuna
Yüreğine sağlık:)
Ne güzelde akıyor kelimeler kaleminden...Ahmet haşimin devamı gibisin...Dünyanın çirkinliklerini bile güzel görmek isteyen Ahmet haşimin yazı sitilini buldum yazılarında.Başarıların kadim olsun.Hoşça kal.
ne garip bu gece bu yazıyı okumak... yarım kalan onca şeyi düşünürken, yine yeniden senin ipuçlarına takılı kalmak... avucuma bıraktığın onca kelimeden yeni cümleler kurup düşünmek zamanı şimdi. tam olmayacağını, hep yarım kalacağını bilmek gibi geceye gülümseyen gözlerim. seni güzel gözlerinden öperim.
Bilinmez gerçekten de, bazen öyle bir yerde kesiliyor ki, daha yapmak istedikleriniz tükenmemişken, okumak istediğiniz kitaplar bile başucunuzda beklerken kesiliveriyor hayatla bağımız...her anı hakettiğince yaşamak gerek değil mi tülay can, hayatı israf etmeden.
Yorum Gönder