Anneye söz verilen saatlerde sokaktan dönülemeyen, oyunun tadına doyulamayan güzel zamanlarda saklı çocukluğum. Annemin “saat kaç oldu?” azarlarından sonra, kuzu kuzu evin yolunu tuttuğumuz; açık bırakılmış kapıdan içeri sızarken, kardeşle ufaktan bir tartışma tutturduğumuz zamanlarda. Önceden konuşulmamış olmasına rağmen, imzalanan bir antlaşmanın gereği gibi tartışıp, eve geç girmiş olmamızın önemini yitirmesini umduğumuz; bu vesileyle de içimizdekileri öylece anlatıverdiğimiz pervasız zamanlarda. O duygu dün yaşanmış gibi taze hâlâ.
Anılara sığınmak çok garip bir durum. Tutunacak bir dal aramak gibi. Kötü bir günün tam ortasındayken, sevdiğin birini ya da kavuşmayı beklediğin mutlu bir haberi düşünmek gibi. Kötülüklerden korunmak için, sevdiğin şeylere sığınmak, mutsuzluğun ortak dili mi peki?
5 Aralık 2007 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder