29 Kasım 2007 Perşembe

Bağlamanın telinde bir çift söz

Hava soğuk, gökyüzü gece karası, sokaklar kalabalıktı. Kafamdakiler dağılsın diye yürüdüm. Belki ilk defa yürüdükçe daha çok gömüldüm düşüncelere. Kararlar alıp, caydım. Tespitlerde bulunup, yalanladım. Suçlular bulup, akladım. İnsan kendiyle nasıl kavga eder, yeniden duyumsadım. Sonra yine hiçbir şey düşünmemek, her şeyden uzak kalmak için, hepsinin üstünü örtmeye karar verdim. Bir konser salonunda kurtulmayı denedim düşüncelerimden. Bağlamanın sesinde açığa çıktılar birer birer. Bir zincirin halkaları gibi birbirinin peşi sıra gelip karşıma dizildiklerinde, daha bir ağır hissettim kendimi. Sonra dalıp gittim türkülere.
“Söğüdün yaprağı narindir narin
İçerim yanıyor, dışarım serin.”
En dar vakitlerde, kimse görmesin diye alelacele sakladığım anıları buldum söylenen türkülerde. Yad ettim ve ne çok şeyin değiştiğini farkettim. Tükenenleri, tükettiklerimi yeniden gözden geçirdim. Konser bittiğinde, her dinlediğimde yeniden hatırlayayım diye, bıraktım yerlerine karşıma çıkanları. Bir kendimi aldım salondan çıkarken, yine başbaşaydık…

Kasım/2007 (Erkan Oğur-İsmail Hakkı Demircioğlu konseri sonrası)

0 yorum: