Hiç bilmediğinden emin olduğum bir şarkı çalıyor, ben bu satırları yazarken. Ve ben diyorum ki "artık üzülmeyeceğim eskisi gibi" Gerçekten inanarak söylüyorum bunu. Ama gel gör ki... Hani ufacık bir bardak çay dökülür de ortalığa, o küçücük bardağın o kadar çayı nasıl aldığını merak edersin ya silerken. Dökülünce çoğalmış gibi sanki. Şimdi hiç bilmediğinden emin olduğum bir şarkı çalıyor ben bunları yazarken. Ve ben seni düşünüyorum, kim olduğunu bile bilmezken.
Bu gün ben de hiç duymadığım bir şarkıyı dinlerken buldum kendimi. Hala dinliyorum. Bu arada yanında çay da iyi gidiyor. Dökülse bile umrumda değil üstelik. ehi.
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
8 yorum:
Seni okumayı seviyorum, seninle konuşmayı seviyorum...
Seni seviyorum...
Gel o çayı beraber dökelim, beraber şaşıralım...
Bu gün ben de hiç duymadığım bir şarkıyı dinlerken buldum kendimi. Hala dinliyorum. Bu arada yanında çay da iyi gidiyor. Dökülse bile umrumda değil üstelik. ehi.
tanıdık bir şaşkınlık ve satırlar
peki neydi o şarkı?
Siz çayları dökmeyin. E ben döktüm nasılsa ;)
Şarkı...
http://fizy.com/#s/1e4g9l
Şimdiye kadar okuduğum en iyi yazındı..
yaşlanıyoruz...
pilli bunu çok beğendi :)
az ve öz söylemeyi nasıl da derinleştire biliyorsun...
Yorum Gönder