Memleketimin engebeli arazilerinde, kokusu insanın içine işleyen bitkiler yetişir. İçinde bir yerlere saplanıp kalmış bir şeyleri, alıp götürecekmiş gibi yayılır vücuduna. "İlifan"dır onlardan biri. Mentollü bir kokusu vardır. Avucuma alır, dakikalarca öylece kalırım, onunla her karşılaştığımda. Şimdi o kokuyu hatırlayamıyorum biliyor musun? Üzerinden zaman geçince, bazı kokuların olduğu gibi, bazı duyguların da sadece adı kalıyor insanın aklında. Bir de o ada dair, geçmişte yapılmış, hep bir yanı eksik tanımlamalar. Aşk diyorsun ya bana... aşk benim için, sadece güzel olduğunu hatırladığım o kokular gibi, uzaklarda.
3
yorum:
Adsız
dedi ki...
Ne hoş bir yazı olmuş. İçindeki gözyaşlarını bilemem ama. Bloğunun yeni teması güzelmiş.
Bir kokuyu unuttuğunu sanarsın, ne zamana kadar biliyor musun? Yeniden burnunun ucuna aynı koku gelip yerleşene kadar. kokular hiç unutulmaz, sadece hatırlanışları ertelenir.
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
3 yorum:
Ne hoş bir yazı olmuş. İçindeki gözyaşlarını bilemem ama. Bloğunun yeni teması güzelmiş.
tanımı olmayan bir koku hem de sadece...
Bir kokuyu unuttuğunu sanarsın, ne zamana kadar biliyor musun? Yeniden burnunun ucuna aynı koku gelip yerleşene kadar. kokular hiç unutulmaz, sadece hatırlanışları ertelenir.
Yorum Gönder