Bizi sağır eden hayatın gürültüsü değil çocuk. Bakma sen böyle bağır çağır yaşadığımıza, aslında iyi tanırız sessizliği. Savaşlar, ayrılıklar ve acılar görmüşüzdür ama, hiçbirini hatırlamaz da, yine bir kız çocuğundan biliriz, kulağımızdaki seslerin tükenişini. Sen öyle olma çocuk. Suskunluğundan beter olmasın konuşmalarının bahanesi.
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
6 yorum:
cennet de cehennem de senin içinde- der Ömer Hayyam
doğru der...
aklıma uçurma avcısı'nda yapılan sessizlik ve suskunluk'un tanımı geldi;
susukunluk huzur içeriyor. sakinlik, dinginlik. yaşam düğmesinin sesini kısmak gibi. sessizlik ise düğmeyi kapatmak. kesmek. tamamen durdurmak.
Sussam mı söylesem mi, bilemedim...
Suskunluk hüznü büyütüyor içinde çığırtısı kulak tırmalayabilir günü gelince.Sevgimle.
bu alemde işitilmeyen ses,icabaet edilmeyen dua asla olmadı. yeterki yeterli frekans ayarları yerinde,ve zamanı gelmiş olmasın.
'Sessizlik bunaltıyor beni. Sessizliğin sessizliği değildi bu. Bu benim kendi sessizliğimdi' demiş Sylvia. Böyle diyerek beni benden alıp götürmüştür.
Benim sessizliğim, suskunluğum...
Yorum Gönder