Pazar günleri, diğer günlere nazaran daha geç kalkan bir aile gibi, sis bulutundan perdelerini açmamıştı henüz gökyüzü. Çıkıp yürüdüm. Saçlarını siyah lastiklerle gelişigüzel toplamış kadınlar ve en az ellerindeki gazetelerin üçüncü sayfalarında yer alan haberler kadar bu şehri anımsatan adamlar vardı sokaklarda. Ama yine de, hiçbiri yokmuş gibi yürüdüm.
Gidip kuruldum vapurun sağ yanına. Yalnızdım. Martılar da küsmüştü sanki vapurlara. Seni hatırladım. Vapurdan mı, martıdan mı, küskünlük söz konusu olduğundan mı bilmem. Sabahın serinliğinde birbirine kavuşturduğum kollarım, unutturmuş muydu yalnızlığımı, yoksa daha çok mu anımsatmıştı, farketmedim bu yüzden.
Köpüklere karıştım sonra, yeni demlenmiş çaylara, simitlerin susam kokusuna, saçlarımda dolaşan güneşin pırıltısına karıştım. Kaldırımlara bıraktım içimdeki baharın faili ayazları. Önemsemedim hiç, her seferinde daha bir kızgınlıkla perçinlediğim yasaklarımı. Papatyaları özledim dedim içimden. Güneş gibi sarı sarı gülümserken, hep bir mektup kıvamında dolanan, yaprak yaprak beyaz kağıtlarımı.
22 Mayıs 2011 Pazar
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
8 yorum:
Ne güzel anlatmışşsın bir vapur yolculuğu bu kadar mı güzel analtılır?
Kendine yolculuk da yapmışsın ama bu arada, sevgiyle kal:)
biliyor musun, yanında olmak geldi içimden. okuyunca...
seviyor
sevmiyor
seviyor
sevmiyor
sev...
Ne güzel dillendiriyorsun yaşadığın anları senin bloğunu okumak bana huzur veriyor..
"Önemsemedim hiç, her seferinde daha bir kızgınlıkla perçinlediğim yasaklarımı."
burası benim olsun mu?
ne güzel dillendirmişsin yüreğinde birikenleri...
Sen sakın yazmamazlık etme. Böyle güzel yazılardan mahrum kalmak istemem, istemez kimse. Hayranım tüm bu yazılarına. Ne desem boş biliyorsun değil mi?
papatyaların arasına dalıp o gülümseyen yüzlerine b/akasım var...gökyüzünde uçuşan kuşlara kadife ıslıklı selamlar gönderesim...
demem o ki; seni okumak bir ayrıcalık...
Yorum Gönder