“İçimde kaleler inşaa ettim kırılmamak adına
Harcına gözyaşı döktüm daha da sağlam olsun diye
Şimdi yarattığım zindanlarda ışıksızım,
Kaçtım kendime saklandım her küstüğümde
Vazgeçtim aynalardan vakitsiz uykularda
İnsan kendine rağmen yaşamayı bilmeli bazen.
Benmişim kendimden bir korkak yaratmışım
Kendimi korurken en çok ben ürkütmüşüm
Benmişim kendini savunurken en çok hançerleyen
Bir meçhul olmuşum, failim ben”
Elimde tuttuğum kalkanı değiştirip, korunma sınırlarımı belirginleştiriyorum. Bugüne kadar korunmayı sadece dışa karşı bir eylem olarak algıladım. Kalın duvarlar ördüm bunun için. O duvarların önünde, sakin, sessiz, kimi zaman neşeli halimi buldum. İç tarafındaysa ağlayan, sızlayan, canı acıyan, mutsuz bir küçük kız.
Aslında hep bilirdim, en çok kendime karşı korunmaya ihtiyaç duyduğumu. Ama dış dünya ile savaşla o kadar yoğrulmuştum ki, başkalarının göremediği, görmesini de istemediğim üzüntülü hallerim normal gelirdi bana.
İnsanın kendisine ettiğini, yedi düvel bir araya gelse edemezmiş. Öyle uğraştım hep kendimle. Şimdi uzak duruyorum eski halimden. Beni o halime sürükleyecek herşeyden. Beklentilerimden, hüzünlerimden, kalp çarpıntılarımdan.
Yaşadıklarıma tutunarak kalkıyorum yeniden ayağa. Düştüğümde yeniden kalkabilmenin farkına varabilmek için. Sonra belki tekrar ve tekrar…
Peki neden? Yani neden şimdi bu karar?
Mümkün ki sayabileceğim birçok nedeni var. En önemlisi, artık gerçekten bazı adımlar atmak istemem. Şimdiye değin kendime verdiğim ama tutamadığım hiçbir söze benzemesin istiyorum şimdiki. Çünkü ben hep sözüme sadık oldum, birtek kendime verdiklerim dışında.
Kendimi de en az, etrafımdakilere değer verdiğim kadar, değerli görme zamanıdır artık. Çünkü, giderek bu hengamede kaybediyorum, kendimi ve gözümdeki değerimi. Oysa bu, benim için olabilecek en büyük yanlış.
Bütün şarkıları rahatça dinler oldum bu karardan sonra. Ne üstüne alınmalar, ne anlam yüklemeler kaldı önceki gibi. Henüz alışamasamda, sevdim aslında bu hali. Sanki daha güçlü hissediyorum kendimi. Hani herşeyi başarabilecek kadar dirayetli.
Duru bir su gibiyim. İçimde var olan bütün çakıl taşları belirgin. Herşeyi görebildiğime göre, bir o kadar daha kolay çözümlenebilir herşey, benim için…
Ocak/2008
25 Ocak 2008 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder