İnsan tekrar görüşme sözleri verir bazen birbirine, hem de bir daha hiç yolunun kesişmeyeceğini bile bile. Filmlerde ya da yol kenarlarında gördüğü veda sahnelerini böylesine dikkatle izleyişi bundandır. Denizi her seferinde böyle aşkla seyre dalışı ve hatta onu böyle görenlerin, o hâline mutlak bir intiharı yakıştırışı belki, hep bu sebeple. Kim bilir, roman kahramanlarında dahi kendini ararken, aynalarda bile bulamayışı belki de. Fenadır yani, şu koca şehrin kalabalığı dururken, insanın kendini kaybetmesi, bir boşluğun içinde.
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
6 yorum:
Bugün hatta biraz önce öğrendiğim bir şeyle öyle uyuştu ki bu yazı. Daldım gittim...
''görüşürüz'' aslında veda kelimesidir
sen var ya çok fenasın :))
Şehrin kalabalığında boşluğun içinde bulmak fenadır gerçekten.
Nedendir bu hal..neden olan da fenadır..
İnsan bazen kendini kaybettiğinde bulur kendini.
Sen kalabalığın içinde bir Deniz göre biliyormusun.
Yorum Gönder