Bir yanım gündelik şeyler Evdir ekmektir Bir yanım türküler söyler Yoldur özlemdir Benim en güzel düşlerim İçimde kaldı
Otobüsün cam kenarında, elimde kitabımla oturarak başlıyorum bugüne. Etrafa yayılan uğultuya aldırmadan okuyorum. O koltuktan hiç inmemek, en azından kitabı bitirmeden inmemek istiyorum. Çok değil 10 dakika daha. Sabah yataktan kalkmak istemeyen insanlar gibi, "n'olurrrrr" diyesim var hatta. Çünkü kadın, nihayet hoşlanabileceği birine rastladı, bir kırmızı ışık sayesinde de olsa. Ve dahası, adam, "siz bana numaranızı vermezsiniz diyerek" kartını uzattı yan cama. Ama gelin görün ki, çantasını çaldırdı kadın. Ve ben, o cümleyi okuduğumda verdiğim tepkiyi, ne kadar yüksek bir tonda söylemiş olabileceğimi bilemiyorum hâlâ. Çantadaki diğer önemli şeylerin kayboluşunun, o kartı kaybetmenin üzüntüsünün yanında bir hiç sayılacağını bilmem için, sonraki cümleyi okumama gerek yoktu. İçimde bir yerlerde biliyordum zaten, çok öncelerden. Erkeklerin kadınları anlayamamasına bir sebep aranmanın boşunalığını farkettim, bütün bunlar olurken.
2
yorum:
Adsız
dedi ki...
Birgün kitabın çıkacaksa eğer bekliyoruz o kitabı. Bitirmeden de çaldırmayacağız söz..
yazdiklarini okurken hep kalakaliyorum oylece, sonu geliverince ama hani nerde devami diye bakiyorum hep, inanilmaz lezzetli yazilar :) bu arada blogun yeni sekli cok hos olmus.
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
2 yorum:
Birgün kitabın çıkacaksa eğer bekliyoruz o kitabı. Bitirmeden de çaldırmayacağız söz..
yazdiklarini okurken hep kalakaliyorum oylece, sonu geliverince ama hani nerde devami diye bakiyorum hep, inanilmaz lezzetli yazilar :)
bu arada blogun yeni sekli cok hos olmus.
Yorum Gönder