İnsan her şeyi anlattığında karşısındakine, korunabileceğini sanıyor bazen. Ellerini bile nereye koyacağına bir türlü karar veremezken; gizli saklı acılarını, kötü günler için saklanmış umutlarını, çok olağan bir şeymiş gibi bırakırıveriyor masanın üzerine. Artık hiçbir sorunun kalmadığını düşünüyor. Sonra bir gün, asıl sorunun o günkü açıklığıyla başladığını anlayıveriyor birdenbire. Satın alınıp beğenilmemiş bir şey gibi, yine bir masanın üzerine bırakılıyor anlattıkları. Öyle yıpranmış, öyle başka bir hâle gelmiş oluyor ki, kendine ait olduğuna inanamıyor insan. Anlatırken ağlamamışsa bile, geçen zamanda aldığı bu hâli görünce, ağlayası geliyor. Bazı insanların yaralarına dökecek kolonyaya bile ihtiyacı kalmıyor bazen. Çünkü gözyaşları da aynı işlevi görüyor.
acıya kolanya dökmek acıya göz yaşı dökmek eğer bunlar farkındalıksa varsın olsun olusunya İnsan baştan aşağıya bir zaaftır. Ne kadar farkındaysak o kadar üstesinden gelebiliriz... farkın da olmadan yaşamaktansa
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
2 yorum:
senden çıkan ama sana artık çok yabancı olan kelimeler üstelik masanın üzerinde buldukların öyle değil mi? yakınken uzak, varken yok olmak gibi...
selam
acıya kolanya dökmek
acıya göz yaşı dökmek
eğer bunlar farkındalıksa varsın olsun
olusunya
İnsan baştan aşağıya bir zaaftır. Ne kadar farkındaysak o kadar üstesinden gelebiliriz...
farkın da olmadan yaşamaktansa
güzel günler dileğiyle
şen kalın
Yorum Gönder