Tırnaklarımı nar çiçeği kırmızısına, göz kapaklarımı gece mavisine boyayan o eğlenceli gece, nedense, içimi dumandan hallice bir griye denk düşürdü. Şeffaf şemsiyelerin altında adımlanan sokaklar, ilk defa görülüyormuşçasına şaşkın bakışlarla süzülürken; ıslandıkça daha bir yorgun görününen kaldırım taşlarına, derdine ortak olunan bir dostmuş gibi, hassas davranılıyordu. Belki dilim kadar dolaşmıyordu ayaklarım birbirine. Ve belki, beni sadece yağmurdan değil; bildiğim-gördüğüm bütün kötü şeylerden koruyabileceğini sandığım için dört elle sarılmıştım, elimdeki şemsiyeye. Üstelik hava da esiyordu. Yani unutmak için gerekli her türlü imkân, benim için seferber olmuştu. Ama ne gariptir ki, insan unutmuyor içinde biriken anıları, öyle zamanlarda bile. O anıları neden unutması gerektiğini, hiç hatırlamazken hem de...
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
5 yorum:
Her yazını okudukça suskunlaşıyorum. Sadece seni sımsıkı kucaklamak istiyorum Sevgili Parpali'm...
Okuyorum, yorum yazamıyorum.
Sevgilerimle...
o saatte yanıp sönen trafik ışıkları anılarının tek tanığı da oldu mu ?
İnsan aslında hiçbirşeyi unutmaz. Herşey bir iz bırakır.
unutmaya çalışma unutulmaz yaparsın... bırak kendi haline...
nedir ki bu içimizdeki unutma hevesi sürekli unutmak diye bir şeyin olmadığını bile bile hem de...
Yorum Gönder