13 Temmuz 2008 Pazar

Hoşçakal

Sıcak henüz bastırmadı. Serin serin esiyor rüzgar, açık pencerelerden. En içli şarkıları, türküleri seçiyor, gözümden süzülen yaşlara katıyorum onları da. Nasıl geçecek bu koskoca gün?
Ben kalabilmekle, seninle olabilmek arasında verdiğim mücadeleyi kazandı benliğim. Yine her zamanki gibi çekti beni köşeye. “Yapamazsın, daha çok üzülürsün!” dedi. Haklıydı! Bildiğin kimseye benzemediğimi ve bunu da marifet saymadığımı ama bazen bunalsam da kendimden, ben olmayı yine de sevdiğimi anlamanı beklemeyeceğim.
Özlemimi, iki tatlı söze inanmış bu saf halimi bir kenara bırakıp, senden uzakta bir yer seçeceğim kendime.
Tatilim boyunca, aklımdan, içimden söküp atmaya çalıştıklarımın; kendimi yenileme planlarımın içinde yoktun. Şimdi döndüm, ama yanımda da yoksun. Halbuki daha çok yeni ve umut vericiydi herşey. Mutluluk sebebim olmaya başlamıştın. Yine olmadı…
Boşluğa asılı bıraktığım tüm güzel cümlelerim, kendilerini yok edecekler bir müddet sonra. Tıpkı şu anki duygularım gibi, eskide kalıp, tarih olacaklar. Vedamın delili olacaklar sonrasında, hatıra olacaklar.
Tüm haksızlıklarını unutmaya çalışıyorum şimdi. Herşeyi geride bırakıp, ardıma bakmadan gidiyorum. Ama senin gibi korkakça veda ederek değil, cesurca “hoşçakal” diyerek…

Temmuz/2008

0 yorum: