Konuşarak bir çözüme kavuşturamadığımız konuları açmıştık yine. Konuşmalarımıza ortak olan konuklarımız olurdu bazen, dün olduğu gibi. Dertler, üzüntüler hep benzerdi. “Gönül kırgınlığı, cam kırığı gibidir insanın içinde. Nefes aldıkça canını acıtır. Aklına her geldiğinde canın acıyacak.” dedi biri. Bu kadar kırılgan olmanın ve yalana dolana ihtiyaç duymuyor olmanın ceremesini çeken insanlar olarak, “Neden?” diye sorduk birbirimize. Aslında neden çoktu. Herkes kendince bahaneler ardına sığınmıştı. Ve bizim, mutluluğu ulaşılamayacak, uzakta bir yer gibi düşünen insanlar olmamıza sebep olmuştu bahaneler. Karşı tarafın bahanelerinin üzüntüsü, bizim mutsuzluğumuza bahane olmuştu yani.
Bir sebepten canı acıyan, daha sonra karşısına çıkanın canını acıtıyordu. O da, daha sonra karşısına çıkanın. Her mağdur, kendi can acısının bedelini, bir başkasına ödetiyordu, söylediğine göre. Yani hepimiz birgün katilimize benziyorduk.
Seneler evvel, ilk defa sevdiğinde yüreğim, yaşadığım tüm güzel günlerin üstüne gelmişti ayrılık, anlatmıştım aslında. Daha hazmedememişken yaşananları, o zamana kadar arkadaşım olduğunu sandığım biri gelip, hep bu anı beklediğinden bahsetmişti bana. Onun için ne kadar özel olduğumu, bana olan sevgisini anlatıyordu heyecanla. “Sen ne diyorsun?” demişti sonra. Ne diyebilirdim ki? Hiçbirşey diyemeyecek kadar yorgundum. Aklımı ona, onun söylediklerine verebilecek kadar sakin değildi kafamın içi, allak bullaktı. Hep çok yanlış bir adım olduğunu düşündüğüm bir cevap verdim sonra. “Zamana bırakalım.” dedim. Seven birine “zamana bırakalım” dememeli insan, hele de aklını ona veremiyorken. Ben hala acılarımın kaynağını düşündüğümü ve bu durumda onun yanında olmamın onu üzmekten başka bir işe yaramayacağını farkettiğimde, zor bir karar vererek ayrıldım. Ve çok uzun yıllar bunun vicdan azabını duydum hep. Hak etmemişti çünkü bu acıyı. Hiç hesapta yokken, ben de onun canını acıtmıştım istemeden. “Hepimiz birgün katilimize benzeriz.” dediğinde, gerçekten hiçbirimiz o kadar da masum değiliz dedim ben de.
Temmuz/2008
17 Temmuz 2008 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder