“Niye aradın?” diye sordu kız. Yeni hayatından gayet memnun olduğunu anlatıp dururken çevresindeki insanlara, hala neden onu aradığını bilmek istiyordu. “Seni özledim.” dedi çocuk. “Beter ol!” dedi kız. “Ne durumda olduğun, ne düşündüğün artık beni ilgilendirmiyor!” Ama içten içe aramasında da sevinmiyor değildi. Bu kadar kısa zamanda unutulabilmiş olduğunu sindiremiyordu içine, tıpkı ayrılıklarına neden olan olayları kabullenemediği gibi.
Bitsin istemişti ve bitmişti. Başka türlüsü gelmemişti elinden. Ama yine de, başlaması ve bitmemesi için uğraş veren birinin, nicedir tek bir kere bile aramamış olmasına anlam verememişti. Bu kadar çabuk hayatından çıkarılabilmiş olduğuna inanamıyordu. Kendi bile bazen, “şimdi yanımda olsa” diyorken, onun bu kadar aldırmaz olması canını yakıyordu. Gerçi şu an hiçbirşey olmamış gibi konuşuyor olması, daha da çok yakıyordu canını.
Okuduğu kitaptaki kadın karakter terkedilmişti. Ayrılık konuşmasından sonra, yıllardır beraber sürdürdükleri hayatlarını ayırmak için bir araya geldiklerinde, bir an ağlamaya, bozduğu o hayat için özür dilemeye başlamıştı adam. Kadın ise, o ana kadar takındığı “güçlü kadın” tavrının altında sakladığı, hala tükenmemiş sevgisi ile duruyordu karşısında adamın. Sarılıp, “İstersen şu an geri dönebilirsin. Herşeyi unutup, yeniden başlayabiliriz.” demişti. Sanki bir film izliyormuş gibi, okuduğu satırlara “bunu yapamazsın!” deyişi aklına geldi kızın. Adam, başka bir kadını sevdiğini söylemişti. Hala nasıl olur da “dön” diyebilirsin? diye düşünüyordu. İlgilenmiyor gibi görünse de, içten içe diğer kadını bırakıp, “yapamadım, döndüm” diyerek gelişini bekleyecekti kadın. Ya da onun da canı yansın isteyecekti bir süre.
Kendisininde gerçekten böyle düşündüğünü anladı, bunları aklından geçirirken. Ayrılıklarda canı yanan, hep unutulmamayı diler aslında. Bir gün ona dönüp, “yapamadım” denmesini bekler. Ama bu hal bile, bir zaman sonra geçer. Ne der şarkı; “Hiçbir acı sonsuza dek sürmez.” Gerçi aynı şarkı der yine, “Bilirsin, unutulmak dokunur ya her insana.” diye. Daldığı düşüncelerden uyandığında, telefondaki ses, hala boş vaadlerle kendini affettirme çabası içindeydi. “Ben unuttum, sen de unut.” dedi kız, telefonu kapatırken. Ah bir de bunu söylerken, olaylara onun gibi yaklaştığını bilseydi…
Temmuz/2008
30 Temmuz 2008 Çarşamba
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder