Telefonun alarmı çaldığında, bugünün kimliğini çözmeye çalıştım bir süre. “Bugün günlerden neydi ki?” Yatağımı düzeltirken, dün tezgahta olduğumu hatırladım. Demek ki bugün Pazartesi idi. Bilindik hafta içi sabahı telaşına esir olduk yine. Kahvaltı, hazırlık, evden çıkış. Tüm bunları yaparken telefonun kulaklığından Nihat’ı dinliyordum yine. Hafta içi olmasının en güzel yanlarından biri, sabahları Nihat’la güne başlamak. Nihat Sırdar. Alem Fm(89.2)’de 07:00-09:00 arası program yapar. Dinlemek isteyenler için tavsiyedir.
Yeni haftaya hızlı bir başlangıç oldu. Çarçabuk geldim ofise. Hay Allah, yine erken geldim. Ofisin anahtarı herkeste yoktur. Bir patronda bulunur, bir de diğer çalışan arkadaşımda. Mecbur bekleyecektim kapıda. Beş dakika kadar bekledikten sonra aklıma geldi ki, arkadaşım bugün geç gelecekti. Ve Cuma gününden anahtarını bana bırakmıştı. Anahtarı bulup kapıyı açtım. Halime gülsem mi, ağlasam mı bilemedim.
Aynı hızla çalışmaya başladım. Bugün bitirmem gereken işlerle uğraşıyordum. Ta ki bilgisayar kullanırken takmak zorunda olduğum dinlendirici gözlüğümü kaybedene kadar. Hırkamın yakasına takıp, fakat bunu da unutup, dakikalarca etrafta gözlüğümü aradığımdan bahsetmiyorum tabi. Bahsetmeyi de düşünmüyorum; halimden kuşkuya düşen sadece ben olayım diye.
Yeni bir hafta başladı. Umarım başladığı gibi geçmez benim için. Ve umarım, güzel bir hafta olur sizin için.
Ekim/2008
20 Ekim 2008 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 yorum:
Yorum Gönder