Ev kalabalıktı. Aldıkları nefes yetmiyormuş gibi, kesik kesik soluyan insanlar vardı her yerde. Çoğunun kıyafetlerinde olmasa bile, eve derin bir siyah hakimdi. Oysa ben, o sabah, bir çikolata paketi kıvamında, kırmızı çoraplar giymiştim. Ağlaya ağlaya içindeki ipi tüketmiş, boş bir makara gibi bakan gözlerden, ayaklarımı saklayacak yer aradım, o uzun suskunluklarda.
Hayat ne garip. Hiç önemsemediğiniz bir şeyden bile, rahatsızlık duyacağınız bir konuma getiriyor sizi, bir anda.
23 Ekim 2010 Cumartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
ne kadar küçük bir detay di mi? oraya ait olmadığını bile hissettirebilen..
Kırmızı çorap, kırmızı bere, kırmızı atkı, kırmızı eldiven birbiriuni tamamlayan aksesuarlar olsa kendini suskunluklara bırakmazdın sanırım.
O suskunluklarda kendini korumaya almalı kişi. yada saklanmayı boşverip tüm içtenliğinle onlara "ne güzel bakıyorsunuz!çoraplarımı beğendiniz mi?beğendiyseniz sizlere de alabilirim " diyebilmeli.Böyle ahkam kesmek kolay da iş başa gelince yapamıyoruz işte. sevgilerimle.
Yorum Gönder