Akşam karanlığının tam anlamıyla hâkim olmadığı saatlerdeyim şimdi. Açık penceremden ürpertici bir hava doluyor içeri. Aslında bilsen, ne çok şey anlatmak istiyorum. Ama sebepsiz yere kavgaya tutuşan insanlar kadar şaşkınım, anlatmak istediklerimi düşününce. Geçenlerde bir arkadaşım, "sen de bana benziyorsun" dedi. "Bazen çok çabuk çıkarabiliyorsun insanları hayatından." "Galiba" dedim, ona söylemesem de, korkarak bu durumumdan.
Bazen öyle bir noktaya geliyorum ki, gönül kırgınlığımın telafisi olmuyor. Ardıma bakmadan çekiyorum kapıyı. Ortalık dağınıkmış, içerde en sevdiğim kazağım kalmış filan... umrumda olmuyor. O gurur var ya o gurur... Neyse...
Aslında hepsi bir yana, birine benzemek mutlu etti beni. Biriyle aynı duyguları paylaştığını bilmek, bir şeyleri açıklamak zorunda olmadan anlaşılmak. Hani bazen durursun öylece. Sessiz, gözlerin bir noktada kilitli. Yanında biri olsun istersin. O an sana neyin iyi geleceğini bilen biri. Bir şarkı söylesin, bir fıkra anlatsın; ama gözyaşlarına karışmasın. Yorulmasın konuşmaktan, usanmasın suskunluğundan. Bakışlarını kaçırmasın gözlerinin buğusundan. Biri olsun ve tutsun ellerini. Orta şekerli, mis kokulu bir kahve gibi, kendine getirsin seni...
27 Mayıs 2010 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
3 yorum:
Bana da benziyorsun ya da ben de sana benziyorum:) Herneyse... Ama insanları bir hamlede hayatımızdan çıkarışımız onları çok fazla hayatımızın merkezinde tutmamızdan kaynaklı bence. Ve bir defa yanıltıyorsa bizi, "merkezde olmayacaksa kıyıda köşede de olmasın" diyoruz ve çıkariveriyoruz dünyamızdan. Herşeyimiz olmuş birini sıradan birine dönüştüremiyoruz. Bunu görüyoruz ve herşeyi hiçbirşey yapıyoruz. Yani bence :)
Uğraşsam bu kadar güzel tanımlayamazdım bu durumu. Aynen dediğin gibi işte. Çok değer verdiğinde, acısı da değeri kadar oluyor ne yazık ki.
güzel bir yazı duygu yüklü herkesin kendinde bir şeyler bulacağı kelimeler,cümleler insanız muhakkak benzer taraflarımız olacak sevgilerimle..
Yorum Gönder