Yaprakları rüzgârda savrulup dökülmeden toplasaydın o gelincikleri. Ve papatyaların yaprakları kadar sevebilseydin beni. Gerek duymasaydım ben de, papatyadan fallara. Gönlündeki nasırlara inat uzattığın ellerin dolanırken saçlarımda, yok olsaydı suskunluğum. Gözünden süzülmese de damlalar, inanırdım o zaman içindeki yağmura. İnanabilirdim her şeye, sen anlattığında.
Oysa ne gelincikler var şimdi ellerimde, ne de papatyalar saçlarımın arasında.
Gönlüne yağdı mı bilmiyorum ya, benim üzerimden hiç eksik olmadı o kara bulutlar. Yağmura gülümsemeyi ve papatyaları koparmamayı öğrendim yokluğunda, "seviyor" çıkacak olsa bile bütün fallar.
Oysa ne gelincikler var şimdi ellerimde, ne de papatyalar saçlarımın arasında.
Gönlüne yağdı mı bilmiyorum ya, benim üzerimden hiç eksik olmadı o kara bulutlar. Yağmura gülümsemeyi ve papatyaları koparmamayı öğrendim yokluğunda, "seviyor" çıkacak olsa bile bütün fallar.
0 yorum:
Yorum Gönder