29 Mart 2010 Pazartesi

Koşturmaca

Otobüsün camında, güzel havada kendini dışarıya atan insanların yüzleri görünüp kayboluyordu. İki tarafa sıralanmış ağaçların altında gülüşerek, konuşarak, kalabalıktan yol bulmaya çalışarak yürüyorlardı. Yolun karşı tarafında, birinin elinden tutmuş 5-6 yaşlarında bir çocukla, iki genç koştururcasına adımlıyorlardı kaldırımı. Sanki kızgın oldukları bir şey vardı da, yürüyerek alıyorlardı hınçlarını. Ama o çocuk...
Onların adımlarına ayak uyduramayan o çocuk, koşturup duruyordu kendini çeken elin peşi sıra. Farkında değillerdi, nasıl bir gayretle onlara yetişmeye çabaladığının. Ah biraz yavaş diyebilseydi. Ah o cümleyi kurması gerektiğinin bir farkına varabilseydi...
O cocuğa benziyoruz biz de çoğu zaman, hayatın karşısında. Ayak uyduracağız derken, düşe kalka, yara bere içinde ilerliyoruz. Ve hep nefessiz, hep soluk soluğa...

0 yorum: