9 Haziran 2008 Pazartesi

Uzaklardan görüntüler

Uzaklardan mektuplar demiştim hani. Çiya ile tanışmamızı ve sonrasında aramızda oluşan bağı anlattığım yazıyı, ona okutmak geçiyordu hep içimden. Geçenlerde telefonla konuşurken, msn adresi aldığından, komşularında internet olduğundan ve ara sıra adresine baktığından bahsetmişti. Dün nihayet denk gelebildik. Kamera açtı. Karşımda kocaman bir genç kız vardı.
Hal-hatır sorma faslından sonra, “Sana birşey okutmak istiyorum.” dedim. “Nedir?” diye sordu merakla. Yazının linkini yolladım, “Bu yazıyı oku bakalım.” dedim. Çiya yazıyı okumaya başladı, ben de açık olan kameradan tepkilerini izlemeye koyuldum. Çok şaşırdı önce. Gülerek ve şaşkınlıkla okudu ilk satırları. Yazının sonlarına doğru bir durgunluk çöktü üzerine, gülücükleri kayboldu. Korktum ben de açıkçası, “incindi mi yazdıklarımdan?” diye. Bitirene kadar zor sabrettim. En nihayetinde, elini yanağına koyup, ekrana öylece bakarken; “okudun mu?” diye sordum dayanamayarak. “Okudum.” dedi. “Beğendin mi?” diye sormaya, cesaretim bile yoktu. O da beni daha fazla merakta bırakmadan, “ağlamak istiyorum.” dedi. Korktuğum başıma geldi diye düşünürken, “beğenmedin mi?” diye sormak zorunda hissettim kendimi. “Sen çok iyisin, çok.” dedi. “O senin iyiliğin.” dedim. Kısıtlı zamanı tükenmişti, ben bunları söylerken. Yeniden görüşme dileklerimizle kapattık konuşmayı. Benim dilimde ise, artık kocaman olmuş hatırımdaki küçük kıza söylediğim, “Ben henüz, sana iyilik olabilecek kadar bir şey yapamadım ki!” cümlesi vardı.

Haziran/2008

0 yorum: