Yürümek; yürümeyenleri arkanda boş sokaklar gibi bırakarak, havaları boydan boya yarıp ikiye bir mavzer gözü gibi karanlığın gözüne bakarak yürümek!.. (Nazım Hikmet Ran)
Güneşli bir gündü. Sen de benim gibi güneşe mi uyandın bilmiyorum. Keyifle mi, yoksa baştan aşağı bir bıkkınlıkla mı kaplıydı gönlün uyandığında? Ben uzun zamandır ilk defa bedenen yorgundum, güneş "hadi kalksana" dediğinde. Ağrıyordu kollarım. Ama olsundu, geçerdi bedenin yorgunluğu. Biliyordum, geçiyordu. Dışarı çıkıp usul usul yürüdüm. İnsanlar nasıl sokaklara üşüşmüşse, öyle denize üşüşmüştü martılar. Vapurların ardında, deniz kenarlarında, parçalara bölünmüş simitleri kovalıyorlardı. Deniz çok güzeldi yine. Öyle sakin, öyle tasasız. Ben burdayım diyor, vapurun ardında beyaz köpükler olup el sallıyordu. Martıların sesi, vapurun düdüğü, etraftaki insanların gürültüsü karışıyordu içime. Daha bir seviyordum İstanbul'u. Unutuyorum her şeyi, oyuna dalmış bir çocuk oluyordum. Kalabalık yolları, bana bir şeyler anımsatan o otobüsün numarasını, sokak satıcılarını ardımda bırakarak yürüyordum. Geciktirilmeye çalışılan bir son gibi, uzadıkça uzasın istiyordum yol. Ve bir gökkuşağı olsun sonunda. Mutluluğun kapısı olacak bir gökkuşağı çıkmasını umuyorum, yağan yağmurların hatırına.
Bazen soluklanmaya, bazen de biriktirdiklerimi anlatmak için soluk soluğa geliyorum bu sayfaya. Yazarken barışıyorum kendimle. Ve gerektiğinde, ardımda kalanlara yabancılaşıyorum. Birilerinin okuduğunu bilmek, kimi zaman utandırıyor beni. Kimi zaman da söylediklerimi cümle âlem duysun istiyorum, bir tellâl gibi. Harflerim ekranda anlamlı-anlamsız izler bırakıyor... Ve ben, tüm bu izleri seviyorum...
Tülay Şahin
Bu aralar okuyorum.
Öyle Miymiş? / Şule Gürbüz
Bu aralar izledim./Bale
La Corsaıre
Bu aralar izledim./Tiyatro
Tesir / SBR Tiyatro
Bu aralar izledim./Tiyatro
Grönholm Metodu / Ankara DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
İkinci Bölüm / DT
Bu aralar izledim./Tiyatro
Cyrano / Şehir Tiyatroları
Koyverdun gittun bizi...
Elbette mümkün değil ama, her şey gönlünüzce olsun. Neden olmasın? Kazım KOYUNCU
İyi dilekler
Yüzüne bakıldığında neden hapşıramaz insanlar, bilmiyorum. Ama hapşırdığımda, "iyi yaşa" demeden çevremdekiler, bir alacağı tahsil eder gibi, gayet ciddi bir ifadeyle, "sen de gör" demekten mutlu oluyorum. Ve aynı anda yüzlerine yayılan, bazen mahcubiyetle karışık, bazen hınzır bir çocuğu andıran o gülücüğü görüp, onlara eşlik etmekten. Şu hayata inat, seviyorum iyi dilekleri ben.
O yüzden diyorum ki sana, güzel olsun her şey... hatta çok güzel olsun. Ama kötü de olsa yaşananlar, bıkma yine de anlatmaktan. Sen anlat ve her şey buhar olup uçsun.
Maviyi, yeşili, yaz akşam üzerlerini... İstanbul'u, Giresun'u ve deniz kenarlarını... dilediğimde yalnız kalabilecek kadar uzak, gerektiğinde, elimi uzatıp, kalabalığa karışacak kadar yakın; her ayrılıkta hüzünlenip, dönüşünde çocuklar gibi mutlu olduğum bu şehirde yaşamayı... kitapları, dostları, içten gülümseyen insanları... müzik dinlemeyi, umut etmeyi, insanları sevindirmeyi... hayâl kurmayı, mektupları, yolculukları... hatta, hatta yalnızlığımı...
2 yorum:
Yürüdüm, yürüdüm, yürüdüm...
Durduğum yerde yürüdüm.
böyle bir günde böyle bir denize bırakarak herşeyimi yürüdüm :)
Yorum Gönder