13 Ağustos 2008 Çarşamba

Gözlerim

Bugünlerde gözlerimle sorunum var. Sistemli bir şekilde başladı yine şu ağrılarım. Kapatıp gözlerimi dinlendireyim istiyorum. Bilgisayar ekranına bakmayayım, kitabın kapağını kapatayım diye düşünüyorum. İş yerinde, bilgisayar ekranından uzak kalmam zor. İş dışında ise, kitapların yanıbaşından.

Deli gibi kitap okuma isteği var içimde. Bir yere yetişir ya da birşeylerden kaçar gibi. Nedenini bilmiyorum. Ben okudukça o ağrıyor, o ağrıdıkça ben okuyorum. Okuduğum bir satıra hüzünlenip, buğulanıveriyor sonra. Siliyorum yaşaran gözlerimi, gözyaşı olup düşmeden o damlalar. Beş-altı adım ötede, aynanın önünde duruyor defterim. Gidip alsam diyorum içimden, hissettiklerimi yazsam. Haddinden fazla duygusal geliyor sonra, tüm aklıma düşüverenler. Vazgeçiyorum. Oysa ne diyor kitaptaki parmak kadınlardan biri, kendi benliğine. “Birileri kırılmasın, alınmasın diye törpülüyorsun fikrindekileri. Bazı düşlediklerini sen yaşamışsın sanmasınlar diye de sansürlüyorsun.” Yapıyor musun sen de? “Aksi mümkün mü ki?” diye düşündün şimdi yine. Ne çok şeyin aksi de mümkün aslında. Ah, bir de sen inanabilsen birazcık bu duruma.

Yapmak istediğin ne çok şey var. Öylece duruyorlar. Ve ne çok bahanen. Çok fazla hüzün var sonra içinde. Bir de hiçbirşeyi görmezden gelemediğin gözlerin. Bir kaçak bakışı, saklanmaya çalışan bir gülüşü, sinirle yapılan bir davranışı… Bir gün gerçekten “yeter!” diyebilecek misin acaba? Yani “amannn boşver” deyip, önemsemeden geçebilecek misin? Dert etmeyip hiçbir şeyi, keyfine bakabilecek misin? Belki o zaman dinlenir, ağrımazdı gözlerin?

Ağustos/2008

0 yorum: