10 Mart 2010 Çarşamba

Kırık




Sonbaharın, bütün sevdiklerini bir yerlere savurup, yapayalnız bıraktığı ağaçlarla kaplı bir bahçe içinde, duvarın dibinde duran eski bir koltuk. Üzerinde yılların yorgunluğu ve hatıraları. Kimbilir ne oldu da kırıldı o sağ yanı? Kimler sığınmıştı kucağına bir zamanlar, hangi cümleler fısıldanmıştı kulağına? Ne zaman karar verildi, bahçedeki ağaçlara yaren olmasına?
Peki şimdi, en çok ne zaman ziyaret ediyor onu misafirleri; ne zaman kuruluyorlar, zar zor sığabildikleri o sol yanına? Kavgalardan sonra daha çabuk barışmak ya da en tatlı zamanlarında, o sağlam tarafı mutlulukla paylaşmak için belki?
O koltuk gibi kırık ya, kalplerimizin ve dirhem dirhem biriken umutlarımızın bir köşesi. Bu yüzden ne zaman sol yanına davet edecek olsak birini, titriyoruz korkudan; yolunu kaybetmiş küçük çocuklar gibi.

2 yorum:

Mehmet Bilgehan Merki dedi ki...

Sevgili Tülay,
Ayfer Tunç'un kitabını çok sevmiştim. Yer yer çok etkileyici bölümleri var.Keyifli okumalar.

Newbahar dedi ki...

Her şey yeniyken hafiftir, hoştur, etkileyicidir...
Ne vakit eskir herşey! ne vakit düşer omuzlar, ya yüzdeki derin çizgiler!!...
Koltuk gibi çöker kalır öylece. Üzerinde bilinmeyen hikayelerin ağırlığı...
Yeni iken daha etkileyici mi demiştim? yanılmışım! Şimdi daha da etkileyici. Bizim gördüğümüz bambaşka tasvirler var o koltukta.

Sevgi ve selamlar