9 Haziran 2010 Çarşamba

Eksik

Günlerdir yağmurun istilasına uğramaktan yorgun düşmüş, sakin, bulutlu bir İstanbul sabahında yazıyorum bunları sana. Aslında yazamıyorum. Okuduğum kitapları karıştırıyorum akşamları. Fotoğraflara bakıyorum. Çekmecemi tekrar tekrar düzenliyorum. Sevdiği bir şeyi kaybettiğinde, nasıl en âlâkasız yerlere bile bakarsa insan, işte öyle dolanıyorum günlerdir evin içinde. Şarkılar hâlâ güzel, biliyorum. Ama öyle tatsız tuzsuz geliyor ki bana. Şiirler tamamlanmamış yollar gibi. Hiç tanımadığım bir yerde, "son durak" diyorlar, iniyorum. Bir ıssızlığın ortasında yapayalnız kalıyorum.


Rüzgâr akar gider,
aynı kiraz dalı bir kere bile sallanmaz aynı rüzgârla.
Ağaçta kuşlar cıvıldaşır :
kanatlar uçmak ister.
Kapı kapalı :
zorlayıp açmak ister.
Ben seni isterim :
senin gibi güzel,
dost
ve sevgili olsun hayat...
Biliyorum henüz bitmedi
sefaletin ziyafeti...
Bitecek fakat...

Nazım Hikmet Ran

3 yorum:

Sazan dedi ki...

Sevgili Tülay; mevsim normallere dönse ya artık şu havalar ve sen niye bulutlandın ki bu kadar? Issızlığına misafirliğe gelsem?

CherrybLossomgirL dedi ki...

nazım hikmet ne güzel de demiş;
sefaletin ziyafeti !

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Gökyüüzndeki bulutlar yüreğine mi inmiş ama çok da güzel bir yazı çıkmış ortaya.
Sevgilerimle...



www.hayatizlerim.com