2 Nisan 2008 Çarşamba

Yolculuk

Şimdi sen, bir tren garında ya da bir otobüsün cam kenarındasın. Belki bulunmak istemediğin bir yerden ayrılıyorsun, belki de mecburi bir ayrılığın arifesindesin. Hatırlamak istemediğin anılara sakladın geride bıraktıklarını ya da sen oldun anılarda bile hatırlanmak istenmeyen.

İşte bu yüzden, yeni yollar çizip kendine, yeni hayatlarla rastlaşmak ve belki de, bazılarında sağlam yerler bulmak için geliyorsun. Hatalarından ders almış ama aynı hataları yapması muhtemel; iyi niyetlerini kurban ettiği zamanlardan alacaklı ama nedense, birilerine, bir şeylere hep borçlu bir yolcusun şimdi.

Tanımıyorum seni, belki de hiç tanımayacağım. Bir gün yürüdüğüm yolda yanımdan geçen biri olacaksın, başka bir gün de kaçırdığım otobüste giden yolculardan biri. Bazen de farklı zamanlarda, aynı masalarda oturmuş olacağız; aynı manzaraya bakıp, benzer şeyler düşlerken.

Sadece bir ihtimal ya tanışmam seninle ve bir tarifin yok ya hani; o yüzden sana anlamlar yüklemek çok kolay. İstersem en sevilesi, en ulaşılmaz olursun sen. İstersem en bunaltıcı, en anlaşılmaz. Hep düşlediğim o sorumsuz tavırları takınacağım sana yazarken. Ve alaycı, vicdan yoksunu biri olarak seveceğim seni; çok seveceğim ama. Sevgimden görmeyecek dünyayı gözüm.

Yanlışları düzeltilmiş, bazı doğrularının anlamları değiştirilmiş biri olacağım seninle birlikteyken. Başka bir kimlik, yeni özellikler, yeni alışkanlıklar edineceğim. Çünkü senin gibi yalnız bir yolculuktayım ben de nicedir. O yolculuğa çıktığımdan beri, bazen mutlu, bazen umutlu, çokça da suskun ve durgunum. Suskunluğumu bozmak, içimdekileri anlatmak için doğru zaman mı şimdi, inan bilmiyorum.

Oysa düşünmek yok konu sen olunca, hesap etmek yok. Akıntıda sürüklenen herhangi bir nesne olacağım ben. Ya da hiçbir şey olmayacak. Sen hiç gelmeyeceksin, her nerdeysen. Değil aynı yollardan geçmek, aynı şehirde bile olmayacağız belki. Belki de bütün yolculuklar hayal. Ama yine de işte... Giderek düşlediklerimin daha uzağında olan insanlarla karşılaşmak, ümitsiz yapıyor beni. Ve sanıyorum ki, hiç bulamayacağız birbirimizi…

Nisan/2008