28 Kasım 2011 Pazartesi

Kış

Uzun zamandır dinlemediğim şarkıları dinliyordum, kuşlarla yarışırcasına dolanıp duran parça parça bulutların süslediği bir sonbahar gününün, akşamı hevesle bekleyen saatlerinde. Çok değerli bir emaneti muhafaza edercesine yumduğum sol elime başımı yaslamışken, modern zamanların sanat filmlerini aratmayacak sahneler yaşanıyordu gözlerimin önünde. Adam kadına sarılıyordu mesela ve dakikalarca tek kelime konuşmadan kalıyorlardı öyle.
Onları böyle birbirlerine sarılmış hâlde görünce, o camın ardında akan hayatın varlığını anımsıyordum yeniden. Kalkıp var gücümle içine karışmak istiyordum, kağıt helvalar eşliğinde. Çünkü bilirsin, kağıt helvaların tanığı olduğu yaşanmışlıklar hiç unutulmaz. Hep ama hep hatırlanır üzerinden yıllar geçmiş olsa bile. Hayatımda ilk defa unutmamaya ihtiyacım oluyordu ya, acemisiydim biraz. Cevabını bulamadığım bir bulmaca sorusunun beş harfli yanıtı gibi dolaşıyordum soldan sağa ama, bulamıyordum kağıt helva.
Olsun. Ben de gidip kış için en gerekli şeyleri alıyordum bir yerlerden. Yani 3 kazak, 3 kitap. Söylerken dilimi dolaştıran şarkıları indiriyordum tozlu raflardan. Önünden geçtiğim kafelerden kahve kokusu çalınıyordu burnuma, gülümsüyordum. İnsan yüzü gülerken daha çok inanıyor hayata. İnanıyordum işte, sevilmeyen bir mevsimin adının bile mutlulukla da anılacağına.

4 yorum:

pınar dedi ki...

BÖYLE YAZILARA YORUM YAZAMIYORUM.
Sadece içimi ısıtan ,gül yüzlü satırlara dokunup ,gidiyorum.

Ebru dedi ki...

Hep diyorum ya bazen kalıyorum yazdıklarını okuyunca ama iz de bırakmalı geldim etkilendim sarıldım dieyerek geçmeli:)

sufi dedi ki...

"Kağıt helvalarımız" var kağıt helva bulamayanlara...Bir telefon kadar yakın, itinayla adreslerinize gönderilebilir mesela.Sevgilerimle tontini.

beenmaya dedi ki...

kağıt helva...