Az sonra bir müzik aleti çalacakmış gibi oturuyor o sandığın başında. Küçücük ellerine bulaşan boyadan, farketmeden gözlerine de bulaştırmış gibi simsiyah bakıyor bana. Üstelik boyayıp cilaladığı ayakkabılar gibi pırıl pırıl. Hani görmesem gözlerinin dışında hiçbir şeyi, hayalimde çizeceğim resim bu olmazdı asla ona.
Yavaş yavaş yanına doğru yaklaşırken, herkese sorduğu o soruyu bekliyorum aslında: "Boyalım mı abla?" Sormuyor. Utangaç, mahçup gülümsüyor sadece. Oysa ben, "Nasılsın?" diye soruyorum, yüzümde onun yüzünden edinilmiş bir gülümseyişle. Sanki sorumu değil de, gülümseyişimi yanıtlarmış gibi, "Sağol abla," diyor. Bütün kelimelerimi kaybediyorum o anda. Söyleyecek tek bir sözüm bile yok. Bir şeyler aranır gibi ellerine bakıyorum birden. Baktığımı görünce ellerinin karasından utanmış gibi kollarını kavuşturuyor göğsünde. Elimi kolumu koyacak bir yer bulamıyorum, o böyle ellerini gizleyince. Bir fazlalıkmış gibi kalıyorlar dizlerimin üzerinde. Usulca kalkıyorum yanından.
Yaz arifesindeki o akşamı, kim bilir nerede eğlenerek geçirmek için sokağa çıkmış bir adam geçiyor, ben ayrılırken sandığının yanından. "Boyayalım mı abi?" diye soruyor. Bir anlık tereddüdüm ardından; "Hadi boya bakalım" diyor adam. İnsana başka alemlerde dolaştığını düşündüren mimikleriyle, içinden bir şarkı söylüyormuşçasına başını sağa sola eğişiyle uzanıyor boyasına, açıyor hünerli elleriyle. Ve kim bilir, belki de o yüzden boyanıyor gün, geceye.
5 yorum:
Kelimelerin nasıl güzel nasıl güzel yerlere dokunuyor bilsen.
ne güzel yazarsın sen böyle
seni sevdiğimi söylemiş miydim ? :)
nasıl da şaşırtır insanı hiç beklenmedik bir anda ağızdan çıkıveren bir "nasılsın" sorusu...
ah desem sadece, ah...
Yorum Gönder