29 Nisan 2013 Pazartesi

Kelimeler, albayım, bazı anlamlara gelmiyor.*

Pencereye vuran güneşin bir gölge olarak koltuklara yansıttığı sardunyaların salınışına bakılırsa, hafif esintili bir hava var dışarıda. Üstelik kuşları cıvıldaştıracak kadar da güzel. Bense, gün neredeyse bitmek üzere olmasına rağmen, sardunya gölgeleriyle ve kitaplarla dolu o koltuktan hiç kalkmamışım daha. Bu yüzden dışarıda neler olduğu hakkında tahminde bulunabiliyorum sadece. Zaten ah o içimde dolanıp duran tahminler... kelimeleri israf edip durduğum yegâne yerler.
Yıllar önce yine böyle bir bahar günü, başka bir pencere kenarında oturuyordum. Kelimeler içimi, dağılan bir okulun bahçesine benzetmişti. Annemse, kahvaltı masasının başında, çay kaşığıyla bardakta anlamsız sesler çıkarıyordu, bir enstrümanı yeni çalmaya başlayan biri gibi. "Bir şey söylemeliyim," diyordum kendi kendime, "bir şey söylemeliyim." Böyle düşündükçe daha çok susuyordum.
Anneannemi yeni kaybetmiştik daha. Ve ben o günden beri ne zaman anneme bir şey söylemek istesem, söze "anne" diye başlamaya korkar olmuştum. Sanki öyle hitap edersem, ona acısını hatırlatacakmışım gibi hissederdim nedense. Boğazımda düğümlenirdi bütün kelimeler. Böyle bir acı, hem de bu kadar yeniyken üstelik, zaten hatırlatmaya ihtiyaç duymazdı tabii, biliyordum. Fakat yine de işte, konuşamaz olmuştum.
Sonra ne zaman ve nasıl geçtim o kapıyı bilmiyorum. Ama geçtim. Şimdi başka kelimelerin kapısında dururken aklıma geliyor hep o günler. Konuşmayı yeni öğrenen bir çocuk oluyorum sanki yeniden. Ama o zaman bile bu kadar zor değildi herhâlde söylemek. Çünkü kelimelerin kendisinden de, anlamlarından da korkmaz bizim gibi, hiçbir bebek.


*Oğuz Atay'ın Tehlikeli Oyunlar'ından

4 yorum:

Aslısın dedi ki...

Begen butonuna on kez bastigimi dusun. Bastim.

Yazgüneşi dedi ki...

ne çok severim Oğuz Atay'ı...
erken kayıp..
ne yazık..

nil dedi ki...

kelimelerden korkmayı da onlarla can acıtmayı da büyüdükçe öğrendik.. peki yaraları da sağaltacağını bildiğimiz halde onlarla, neden sakınıyoruz.. ya da neden saklanıyoruz onların arkasına..

senin kelimelerini seviyorum, biliyorsun, sakınmasız seviyorum.

safransarı dedi ki...

"Annem, benim ölümden korktuğumu bilirdi; bunu bildiği halde gene de ölmüştü.."

bu kitap sırf bu cümle yüzünden bile defalarca okunabilir..