17 Mart 2025 Pazartesi

Yuva

Hava birdenbire gelen iyi bir haber gibi güzelleşmişti bir anda. Güneş umutları tazelerken, serçeleri de getirmişti nar ağacının dallarına. Her şey bir müjde gibi yayılıyordu ve her şey mümkün, her şey olasılıkların en iyisi gibi hissettiriyordu. Tabii camı açıp yuvaya bakana kadar. 
Kırmızı pazartesi” dedim içimden. Saksıda bir çiçek gibi büyümeye çalışan yavrular yoktu. Birkaç parça çalı çırpı, toprağın üzerinde öylece duruyordu. Kumrularsa karşı evin çatısından bana bakıyordu. Ne yaparsan yap bazı şeyleri değiştiremiyorsun işte. Olacak olan oluyor. Sadece sonuçları görerek ilerliyorsun. Tamam artık diyorum, bir daha aynı şey olmayacak. Sonunu bile bile yapmaktan geri durmadığım şeyler geliyor aklıma. Bir hatırlatma gibi tekrarlıyorum; “bir daha aynı şey olmayacak.”
Saksıların üzerine tekrar gelmesinler diye bir şeyler koyuyorum. Bu da yaşadıklarımdan öyle tanıdık geliyor ki, şaşırıyorum. Akşamüstü kumru, gözümün içine baka baka, başka bir saksının üstüne kapattığım kapağı ittirip düşürüyor. Sakince bir yer yapmaya çalışıyor yine kendine. Hiçbir şey olmamış, her şey normal seyrindeymiş gibi. Öylece bakakalıyorum. İçimden bir ses şöyle diyor: “bu hissi hatırladın mı?” İlk defa bu kadar filtresiz, bu kadar bilincinde olarak bakıyorum olanlara. Bu kadar basitti aslında. Ve bu kadar açık. Ama bir daha aynı şey olmayacak. Kovuyorum o hissin hatıralarıyla birlikte, kumruyu da.

0 yorum: