6 Ocak 2008 Pazar

Seçim

“…
Gidersen bende hasret olur ve belki beni sevenler de özler..
Ama anladım ki özlemden hiç kimse ölmüyor;
ama ben ölüyorum..
Nefes alıyorum önemsiyorum ve gitmek istiyorum..
Anladım ki hasret, yeni bir aşka kadar sürüyor..
Sevdiklerim ve beni sevenler bağışlayın;
su akıyor ve ben gidiyorum” Tucay Akdoğan

Bir noktada kilitlenmiş dalıp giden gözlerinin, gelecek misafirin değil de, bilindik bir can sıkıntısının alarm zili olduğunun, sende farkında olduğunda. İçinden yine de güzel şeyler söylemek geçerken, birşeyler başarabilmek isterken hani... Yapabileceklerinin rotasının umduğun yönde olmamasına iç geçirdiğinde belki de. Ya da farkında olduğun gerçekliğinin, hayallerinin çok uzağına düştüğünü anladığında. Tüm bunlar, bir ömrün haritasında kendini nereye koyacağını bilememek gibi bunaltıcı, öyle değil mi?
Bir merhaba, iki satır yazı, eski bir aşkın anıları alıp götürmek istediğinde seni; oturduğun yatağın kıyısından, dalgalı denizlere. Sen de denizi bu kadar severken üstelik.
Ve yine aynı sen, fırtınalara yenik, korkak bir kaptan gibi direndiğinde bu gitmelere. Neyi çözmüş olabileceksin ki?
Şimdi sus pus halinle bir boşluğa bakışın, gelecek bir fırtınanın sinyaliyse eğer; biriktirme damla damla gelen sıkıntılarını. Varsay ki bir denizin ortasında tek başınasın. Yelkenleri suya indirme! Seni alt etmeye çalışan rüzgara siper et ve devam et, seni bekleyen açık denizlere. Bir kıyıdan seyre dalmanın dinginliğine ulaşamayacaksan da; aynı kıyıdan, akıp giden ömrüne seyirci kalmanın sıkıntısıdan arınmak var işin ucunda…

Ocak/2008

0 yorum: