1 Nisan 2009 Çarşamba

Tanımlama

En zor soru, insanın kendine sorduğudur her zaman. Başkasına sorduğunun cevabını didikler durur da insan, kendine sorduğu soruları geçiştirir kimi zaman. Bazen de kendine sormak istediklerini başkalarına sorar.
Şimdi biz, kan kardeşi olurken, kolunda bacağında kabuk tutmuş yaraları yeniden kanatan çocuklar kadar cesur, ve birinin düştüğünde kesilen, diğerinin bir cam parçasıyla çizdiği parmaklarında birleşen kan grupları gibi farklıyız. Bir çok ortak yanımız var, bir o kadar da zıtlaştığımız.
Şimdi biz, hata yapmamak uğruna müziğin ruhunu kaybetmiş şarkıcılar gibiyiz. Ritmimiz tam ama duyguyu yitirmişiz.
Şimdi biz, güneşle ay gibiyiz. Birimiz varken, diğerimiz olamasak da, birbirimizin varlığında ışıldayabiliriz. Ve ikimiz de mutluluğu çağırıştırabiliriz.
Şimdi biz, aynı odaya açılan kapı ve pencere gibiyiz. Birimizin perdelerin ardına gizlediğini, diğerimiz daha korunaklı hale getiririz. Bir gün perdelerin ardını görebilmek ne kadar mümkünse, kapıların ardını görmek, o derece imkansızdır, bir türlü öğrenemeyiz.

Nisan/2009

0 yorum: