3 Haziran 2010 Perşembe

Bırak dağınık kalsın

"Sen konuşurken, bir ortaöğretim öğrencisinin cuma günü sevinci gibi bir sevinç dolanıyor içimde" demişti. Ya da buna benzer bir şey. Öylece kalakalmıştım. Çoğu zaman huysuz ve mutsuzken aynada karşılaştığım suret, nasıl olup da bir başkasına, bana da hiç yabancı olmayan o eski heyecanları hatırlatırdı? Sevinçle karışık bir kıskançlık dolanmıştı içimde. Hani, çocuğu evde ıspanak yemeyen kadının, komşunun evinde iştahla yediğini izlemesi gibi. Kapının altından atılan mektuplardaki gibi rahattı konuşurken, sakınmasız. Bir beyaz kağıt kadar cesurdu üstelik. Çekinmiyordu duygularının belirginliğinden. Özenmiştim ona. Korkaktım ben. Ve yorgun. Söylediği cümleleri anlamamış gibi davrandım bu yüzden...

3 yorum:

üryan dedi ki...

Öyle tuhaftır ki sevgili parpali; biri bana gelip blogunda huzur buluyorum demişti bir defasında.. Oysa öyle iyi biliyordum ki yazdıklarımın huzursuz halimin aciz ifadesi olduğunu..

sanırım, ne verirsek verelin, karşımızdaki neyi almaya talipse onu alıyor..
yazıyı çoğaltan da bu olsa gerek..

sevgiler.

oyumben dedi ki...

Bir hüzün kıymığı battı yüreğime.

Elif Gizem dedi ki...

içimdeki bir parçayı alıp, ona tercüman oldun... Biliyor musun ne kadar korkaksak o kadar hayran kalıyoruz karşımızdakinin cesaretine... Kapının altından atılan mektuplardaki gibi konuşan adamları seviyoruz. bayıldım buna...