6 Şubat 2008 Çarşamba

Unutarak Kurtuluyorum...

Ne zaman canım sıkkın olsa, vuruyorum kendimi yollara. Sevdiğim müzikler kulağımda, saatlerce yürüsem doymam belkide kaçmaya. Aslında kaçmaktan çok, arınmak gibi bu yürüyüşler.
Bazı sabahlar, cam kenarında boş boş baktığım yollardan, gözümü alıpta inmek istemem otobüsten. Trafik tıkalı olmasa ve ben kafamı cama yaslayıp müziklerimi dinlerken, arada gözlerimi kaldırıp gökyüzüne bakarak, gitsem saatlerce. Gittikçe kendimden uzaklaştığımı sanıp, durduğumda her zamankinden daha yakın olsam aklımdaki herşeye.
Tüm bunlar, salata yaparken aklımda dolaşan onlarca şeyden sadece biri. Teker teker taze nane yapraklarını koparırken, yaptığım şeye bir mana yüklemeye karar verdim. Şu sıralar hayatım pek bir manasız görünüyor gözüme zira.
Eve benden sonra gelen aile fertlerinin, hazır sofraya sevineceklerini düşündüm. Geçen gün ziyaretine gittiğimiz arkadaşım geldi aklıma. Biz sohbet ederken, o minicik elleriyle mutfaktan aldığı tabakları, dilinin yarısı dışarıda büyük bir gayretle masaya getirmişti kızı. Nasıl hevesliydi sofrayı hazırlamak için. “Küçükten belli ne hamarat olacağı” dediğimizde; “o daha belli olmaz” demişti arkadaşım. Şimdi düşünüyorumda, zorunlu olmadığımız, belki de en çok, zorla izin koparıp yaptığımız zamanlarda tatlıydı herşey. O iş zorunluluk haline gelince, bir o kadar kaçınılası bir sevimsizliğe bürünüyordu. Ömrümüzün biryerlerinde, mutlak hepsinden tadıyorduk birer birer.
Tıpkı sevgiler gibi. Biri sizi seviyorken onu sevmek, lütfetmekti. Ama o sizi sevmiyorken sevmek, acı çekmekti. Ve istisnasız hepimiz geçiyorduk o yollardan. Geçiyorduk ve herşey ardımızda kalıyordu. An gelecek, şu an hiç geçmeyeceğini sandığım şeyler bile öyle olacaktı.
“Şimdi bunu niye yaşadım?” diye soruyorum kendime günlerdir. Sonunda varabildiğim tek cevap, “belki de yüzleşmem gerekti” oldu. Bir zamanlar ben de birilerinin yüreğinde kesikler bırakmıştım ve şimdi onlarla yüzleşiyordum. Alacak-verecek kalmamış olması ise tek umudum.
Açık radyodan bir şarkı süzüldü sonra kulağıma. Şöyle diyordu: “Beni üzen her detaydan, unutarak kurtuluyorum.”
Ve kurtuluş sadece kendimde, çok iyi biliyorum…

Şubat/2008

0 yorum: