10 Eylül 2009 Perşembe

Bir yer bul, otur önce

Kişileri değişen kalabalıklarda, konuları pek de değişmeyen konuşmaları sürdürüyoruz. Ardı arkası kesilmeyen cümleler, arada bir çınlayan kahkahalar uzayıp gidiyor. Bazen ilgisiz oluyorum konuya, bazen, sadece dinlememi gerektirecek kadar bilgisiz. Ama bazen hiçbir sebep yokken ortada, öylesine sessiz.
Sağa sola savrulan topları takip eder gibi, dudaklardan sızan kelimeleri takip ediyorum. Konuşmanın bir yerinde yolunu şaşırıyor top, gelip çarpıyor bana. "Niye konuşmuyorsun?" diyorlar.
"Niye konuşmuyorum?" Kendime defalarca sordum aslında bu soruyu. Ne zaman sorulsa bu soru bana, yerli-yersiz ben kendime sorsam ya da; daha da sessizleşiyorum. Karanlık bir kuyuda bir şeyler aranır gibi oluyorum çünkü. İçimde bir mücadele başlıyor çoğu zaman, bu sorunun ardından. -Hadi bir cümle de sen kur. -Ne söyleyeyim. -Ne bileyim, söyle bir şey işte.
Toplum baskı kuruyor üzerimizde. Onlar herkesi aynı görmek isterken, siz, bu istekleri yüzünden, kişiliğinizi bir problem olarak görmeye başlıyorsunuz, gereksiz yere. Ne istediğinizin, ne hissettiğinizin bir önemi olmuyor ama, suskun kalmanızın önemi giderek artıyor.
Belki daha ilk dakikadan içinizdeki her şeyi anlatmak istediğiniz insanlarla da tanıştınız. Belirleyici bir nedeni olmasa da, saatlerce konuştunuz belki onlarla. Bazılarıyla bu noktaya gelmek için belki zamana ihtiyacınız var, belki de üzerinizdeki gerginliği atmaya. Ama nedenlerin önemi yok kalabalıkların dünyasında. Kesin bir yargıya varmak için beklemeye de gerek yok. Yok mu gerçekten?

4 yorum:

aysema dedi ki...

Söylediklerinizi dinleyecekler mi dersiniz?

Yoksa onlar gibi sıradan olmanızı isteyerek kendilerini mi rahatlatmak istiyorlar?

Zeugma dedi ki...

Karışma, sorma hakkını nereden bulurlar,ben onu anlamam.
Herkesin bir yapısı var,kimse, kimse üzerinde baskı kurmamalı böyle, saygılı olunmalı.. Gerçi baskı olduğunun bile farkında değildirler ya...
Kesin yargıya derhal varılabilir bana göre. O yapıda bir insan huyundan vazgeçmez. Çünkü sürü psikolojisiyle hayatın içindedir, yadırganacak olanın kendisi olduğuna bakmadan..

Ozguranne dedi ki...

Dinlemeyi bilenleri bulmak gerekiyor. Ne demişler, aramakla bulunmaz, ama bulanlar arayanlardır.

sevgiler.

Pusulasız Hayat Kitap Sesleri dedi ki...

Bazen herkes kendi söylediğinin dinlenmesini ister böyle bir araya gelişlerde.
Böyle zamanlar susma hakkımı kullandığım zamanlardır.:)
Bilirim çünkü onların doğrusu kendi doğrularıdır.
Sevgilerimle...