7 Ekim 2010 Perşembe

Dışarda hafiften yağmurun sesi

Yağmur bazen böyle yağar işte. Köy evlerinin çinko damlarında, uzak şehrin insanlarına yabancı melodiler çıkarır. Ne zaman özleseniz o melodiyi, hatırlamaya çalışmanın tatlı heyecanı kaplar içinizi. Usul usul, ama aynı zamanda bir kor gibi değdiği yeri yakar. Birgün bir bakmışsınız, aralarındaki bütün engelleri aşmış âşıklar gibi, perdeleri kenara sıyırıp, karşılıklı ağlamışsınız. Sesinde her şeye rağmen bir ninni yumuşaklığı saklar. Yağmurlu sabahlarda yorgana sarınıp, göz kapaklarınızın ardındaki hayallerle geçirdiğiniz saatleri anımsatır. Ne olsun istiyorsanız ona yorabileceğiniz bir sesi içinde barındırır. Hani ardınıza dönüp, "biri bana mı seslendi?" diye sorsanız yanınızdakilere, kimse anlam veremezken bu halinize, sesi, içinizdeki delinin kahkahalarını da bastırır.
Yağmur bazen, bir başkasının gözlerindeki görüntüyü taşır gibi süzülür, ıslak saçlarınızdan içinizdeki kuytu köşelere. İşte o zaman, çatısı akan evler gibi, bir kova tutuşturup damlayan kimi yerlere, ayağa kaldırırsınız, içinizde bugüne kadar ıslanmamış yer, her neresi ise. Çünkü yağmur, çocukken geçirmediğiniz bir hastalık gibi gelir, bulur sizi, hiç de beklemediğiniz bir vakitte...

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Çünkü yağmur, çocukken geçirmediğiniz bir hastalık gibi gelir, bulur sizi, hiç de beklemediğiniz bir vakitte...

Şapka çıkardım bu cümleye..

Unknown dedi ki...

Yağmurun sesi, sonrasındaki toprak kokusu beni benden alır götürür şimdi olduğu gibi güzel bir anımı anımsattınız teşkler:)

Bucera dedi ki...

Yağmur!!!! başka ne diyeyim