12 Ekim 2010 Salı

Kolonya

İnsan her şeyi anlattığında karşısındakine, korunabileceğini sanıyor bazen. Ellerini bile nereye koyacağına bir türlü karar veremezken; gizli saklı acılarını, kötü günler için saklanmış umutlarını, çok olağan bir şeymiş gibi bırakırıveriyor masanın üzerine. Artık hiçbir sorunun kalmadığını düşünüyor. Sonra bir gün, asıl sorunun o günkü açıklığıyla başladığını anlayıveriyor birdenbire. Satın alınıp beğenilmemiş bir şey gibi, yine bir masanın üzerine bırakılıyor anlattıkları. Öyle yıpranmış, öyle başka bir hâle gelmiş oluyor ki, kendine ait olduğuna inanamıyor insan. Anlatırken ağlamamışsa bile, geçen zamanda aldığı bu hâli görünce, ağlayası geliyor. Bazı insanların yaralarına dökecek kolonyaya bile ihtiyacı kalmıyor bazen. Çünkü gözyaşları da aynı işlevi görüyor.

2 yorum:

beenmaya dedi ki...

senden çıkan ama sana artık çok yabancı olan kelimeler üstelik masanın üzerinde buldukların öyle değil mi? yakınken uzak, varken yok olmak gibi...

akilliigne dedi ki...

selam

acıya kolanya dökmek
acıya göz yaşı dökmek
eğer bunlar farkındalıksa varsın olsun
olusunya
İnsan baştan aşağıya bir zaaftır. Ne kadar farkındaysak o kadar üstesinden gelebiliriz...
farkın da olmadan yaşamaktansa

güzel günler dileğiyle
şen kalın